Duyamadým sesini daha
Tonu neydi, ahengi ne...
Sahi beni anlatýr mýydý?
Sorsaydým “Sevgi nedir? ” diye
Sevgi: Sen ve Ben
Bir de içimizdeki özlem
Ama ille de sevgi
Sen!
Der miydi?
Saçma sapan bir soru oldu, biliyorum
Hoþ gör, bazen tutuyor böylesine
Saçma sapan sorular sorma isteði
Yaralý yüreðimin…
/Ah!
Bana tuz lazým
Gelsin diye aklým baþýma biraz.../
Gönlümüze “ah!” düþtü biliyorum
Sendeki ah, derya deniz ve hep o
Bendeki sen...
Ben ki hep bozkýr, hep çorak toprak
Ve çöl
Ne iþine yarar ki...
Uzak yollarýn masallarý düþtü dilimize sonra
Yol þarkýlarý düþtü, bir de
Ferdi abiden arabesk þarkýlar düþtü
Ki, sen gibi söylüyordu
Ayný sen!
Gelemem sevdiðim felek koymuyor” derken...
/Ah, hiç kimsebilmeyecek seni ikimizden baþka!
Oysa bir adý olmalýydý aþkýmýn, ömrüme armaðan…/
Felek miydi bahanemiz yoksa “o” muydu?
O, aramýzdaki kara kedi: gözleri kara, fettan
Ama beni seviyor gibi görünüyordun her yýkýlýþýnda
Ve dönüp dolaþýp her geliþinde aþk acýsýyla
Öptürüyordun yaralarýný, inanýyordum
Ki yaralarýný öpen bensem, sevilen de bendim!
Yani, muhtemelen
Yani, aklýmca...
Sonra bir uzun kanýyordum ki, sorma!
Bazen de üþümelerimi unutturan ve doyasýya
Isýndýðýmý hissettiren gözlerinin hatýrý içindi
Ve az daha durasýn diye karþýmda, gönüllü
Öpüyordum yaralarýný, sonra
Tutuyordu senin de, ben gibi
Mutlu olduðuma inanasýn…
/Ah, ömrümün süsü sonbahar!
Nasýl gelsin ki ilkbahar diye bana yâr…/
Hadi itiraf et!
Güldürdüðümü seni böylesi bir aþk masalýyla
Aklýna düþtüðümde arada bir ve bir de
Canýnýn sevilme keyfi çektiðinde aklýna geldiðimi
Ondan arta kalan zamanlarda ve o müthiþ
Ego sarhoþluðunla...
Neyse, boþ ver
Ne dediðimin bir önemi yok zaten, dinleme!
Konuþturma da beni arabesk arabesk
Baþa alýp alýp dinlerken ayný þarkýyý, hem
“Bana onu sormayýn, unutmak istiyorum…”
Derken, Ferdi abi ve akabinde ben
Öldürmeye kalkma beni yeniden
Güldürme de
El âlemi üstüne, çünkü
Yoktur bir ölünün
Ýkinci kez ölme hakký...
S.Ün-26.03.2012