Þûh gözlerin ardýnca kýrgýn hazz-ý irem
ömrüne bereket bir resim kaðýdý duvar
sayfalar yazýldýkça sanki seninle aðlar
bir hanýn þadýrvanýnda oturan kedi gibi
ihsân eyler sokak baþlarýnda her bank
harâbolan melâl çöküverir ümitlerime
ellerinde gözlerinin rengi hep simsiyah
kanayan bir þehre düþer füme rengi
Þehrâh olurken her bir yanda saçlarýn
kaderine benzeyen silahlar taþýr anýlar
siyaha boyanýr satýrlar arasýnda aynalar
düþer, kýrýlýr geçmiþinden nikâbý gecenin
en son gördüðün hülyasý olur incilerin
zâr zâr düþüverirken Mikail’in sakallarý
bir kaþýk çalar hayallerine eski günlerin
aðlarsýn, içine çekilir o ünsüz bilinmezliðin
Þehâdet eder gibi dudaklarýn emer maviyi
yaðmurlarýn bölüþüldüðü son tarih olur ses
durunca ardýn sýra þarkýlarý anlatýr eskiler
vefâsýnda dönülmesi olmayan gece iken ân
billûr nefesinde kurtulur hapsedilmiþ rüzgâr
kaldý ki; sen ateþin dört eli olursun susunca
doðduðun vakte secde eder fezadaki muamma
hemhâl kalýr ayaklarýnda, yüreðine bir ol’ma!