Çaycý, getir ince belli bardakta pür melâli,
Titrek, çatlak dudaðýmýn henüz varken mecâli,
Bir dudak payý aralýðý býrak dertlerime,
Yüküm aðýrdýr kaldýramam ateþten vebâli.
Dayanmaz poyrazý çok kalbimin naif direði,
Böyle mi düþünüldü akýbetimin gereði,
Suslarýn en kesifiyle oturdum sandalyeye,
Sanki gölgeme býçak dayamýþ zaman süreði.
Çaycý, gel otur yanýma anlatayým derdimi,
Bu zorlu vay! nasýl yýkmýþ esrarýyla bendimi,
Býrak gel kaynasýn taþmaz ocaktaki çaydanlýk,
Yoklarýn kalabalýðýndan çekmiþken kendimi.
Parmaklarým bardaðýn donuk yüzeyinde titrek,
Ayaklarým çapraz kurulu düþlerim ki seyrek,
Kurtulmak için bu hal i ruhiyeden sessizce,
Bana karanlýklar girdabýnda bir ziya gerek.
Çaycý, getir yenisini bitmeden efkârým,
Zararlar benim olsun sende kalsýn tüm kârým,
Bilsem ki koyacaksýn önüme türlü seçenek,
Ýþte onlar arasýnda derttir benim hünkârým.
Bakma gözümden akana o benim cerahatim,
Belirgin kemiðimden muzdariptir ölgün tenim,
Ne gelir elden düþmüþüm çaresiz bir tanýya,
Kazmýþlar kara topraðý hazýrdýr mezar yerim,
Bu gencecik vücudum nasýl düþecek topraða,
Bak kaderimde yazýyor gideceðim ýraða,
Aç radyoyu çalsýn hüzzamýn aðlatan sedasý,
Söyle orada beni bindirirler mi buraða.