Ankara, çay, simit ve Sen
çoktan kaybolmuþ Ankara
benden habersiz
niceler esmer bir kadýnýn gözlerinden baktýðým
bu koca þehir
yitmiþti bir zaman aralýðý
“ ansýzýn “
oysa ne güzel bakardý sýcacýk
güldü mü güneþ olurdum
Çankaya sýrtlarýndan
açardým dört mevsim
esmerdi
içten bir sýzý gibi kanardý
ellerimi tutsa
ah ellerimi tutsa
bu koca þehir yanardý
býyýklarým yeni terlemiþti
he dese okulu asacak
he dese
bu þehri yakacak bir yürekle tutunurdum ona
býyýklarým yeni terlemiþti
ellerimde…..
esmerdi
ayaz nedir bilmezdim
ellerimi üþütmezdi varlýðý
“yokluðu güz sancýsý”
Pencere önü beklenen yýllardý
çok kar yaðardý evlerinin önüne
ama ben üþümezdim
hatta aldýrmazdým hiç
patlak ayakkabýmdan sýzan suyuna memleketimin
bizim her buluþmamýz simit kokardý
çay gibi demlenirdik Maltepe’de
kan kýrmýzý öfkelerim vardý
býyýklarým yeni terlemiþti
ellerimde….
okuldan alýp tezgahtar ettiler bir gün onu
baþýný da baðladýlar birkaç burma bileziðe
bir daha görmedim onu
simit paralarýmý biriktirip
kolye de almadým kimseye Sýhhiye köprüsünden
öldü dediler
yaþamasýný bile hazmedemedim nedense
esmerdi
ilk öpüþümdü bir sokak aralýðý
ellerim
bir daha hiç ýsýnmadý sonra
“güz sancýlarýnda”
ve çok öpüþtüm sonra
ama hiçbir aþk güneþi doðurmadý
bir daha
Özgür Akýn
üç ocak iki bin on iki Ankara
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.