Hafiften esse rüzgar,
bir intihar daha susabilir ellerinde;
benim olmadýðýmý bile bile!
Çekirdekleri yere atanlarý döven bekçi gelebilir,
sensiz banklarýn ilk hali gözüme geldikçe
su fýþkýrtan bulutlarýn ellerinde.
Gözlerin
sensizliðin acýsýnda akreplere sunabilir cenneti,
pamuða elleri deðen on yedilik bir kýzýn
sandýkta sakladýðý yeþil mendili gibi!
Bir yýldýz daha kayabilir,
hatta þimdi
hiç olmadýðýna inanmak istercesine,
çekebilir ruhuna paslanmýþ hasret dilekçesini.
Kaldýrým taþlarý çýkabilir yerinden
kýrýlabilir bir erkeðinde yüreði,
senin olmadýðýný anlatan kýrk beþlik plaklar gibi!
Þiir yazabilir birkaç þair,
þiir olabilir her söz;
sen inanabilsen, sanki
þiir susturan vuslatlarý sakladýðýn yüreðine
þiir doluþabilir.
Yani yanarken,
yüreðimizin sobasý alev alev
katýlabilir günahsýz hayallerimize Ulucami’nin haçlý penceresi.
Hafiften sussa aþk,
bir hasret daha bölüþebilir ümitlerime,
artýk olmadýðýný bile bile!
Hiç de aðlamaz Ermeni usta,
Yorgo raký sofrasýnda dünyayý kurtarýr saf saf;
birkaç da mezesi gecelik kayme olan Ýstanbul aþiftesi.
Ah dengi dengine caným, dengi dengine!
Van Gogh dahi gelse soyamaz senin gibi
bir delinin yürek ucundaki keçinin derisini.
’Ne de olsa hiçbir aþk kahraman sevmez’ derdi
mahallemizde ki Kürþat aðbi.
Bundandýr takmýyorum
çoktandýr þairliði.
Þimdi nasýl eserse essin rüzgar,
artýk sana yazýlarýn þiirlerin hepsi geveze,
hepsi sevgiye bedelli.