serin duvarlara dayadýn sýrtýný
nem alýyor ömrün
hangi kervan rehin aldý ipek saçlarýný
erciyes’i seyreden gözlerini
hangi gök yüzünde vuruldu kuþ gibi çýrpýnan yüreðin
aðyar topraklara savrulmuþ kirpiklerin
avuç içlerine bulaþtý mürekkep lekesi silme
cývýl bir sesle gül aðlayarak
ay ýþýðýnda incir kurutma katre’m
ay çiceklerini güneþe benzet
her sabah petunyalara su ver
uzakca bir yabancý tutuyor ellerini
saklý kentlerde jiletle keselim sarmaþýklarý
nehirlerin gövdesine bozuk para atalým
saçlarýna çaput baðlayalým yaþlý aðacýn
kendimiz gidelim gül bahçelerine
bak çözdük düðümlerini gamzelerin
tarçýn çayý ikram edeyim ciðerlerine
nefes al katre’m
leyleklerin göçüne denk gelsin gök seyrimiz
parmak ucunla dokun bulutlara hadi
umudun kapýsýna yazdým ismini
*"bütün atlarý yaralý posta arabasý"
getirmez sevinçleri
pencerene vuran güneþi takip et
þiirle doldur gözlerini ve aðla içinden geldiði gibi
kamaþýk cam gözlerini siliyor uzakça bir mendil
yýldýzlardan taç yapmaz hiç bir yaban anla katre’m
gökkuþaðýnýn altýndan geç ve aþkla sarýl kendine
radyoda falco "jeanny" çalýyor dinle
katre’m duy yaradaþ olan sesimi
manik depresif hallere bürünürüz elma þekeri sokaðýnda
gülmek gülmeyi
aðlamak aðlamayý getirir
aðlýyorsun
aðlýyorum
.
aðlýyorum
aðlýyorsun
...
aðlama katre’m...
*k.iskender