sensiz zamanlarýn
her yanýmý sarmalayan hýrkasýndan sýyrýlýp
gözlerinin mavisinde serinlemek
þýmarmak istedim
doyasýya…
yýldýzlarý sayardým hep
üçer beþer
çoðalýrdým
sonra
kýskanýrdým
cilveli yakýnlýklarýný…
þizofren bakýþlarým uydurup birilerini
sundu karanlýðýma
körü körüne baðlandým…
çözüldüðümde kaçýþýyordum
lâmbasýz sokaklarda kaybedince kendimi
sýcacýk ellerin yakaladý yapýþtý yakama
dokunacakken ‘geldim’ diyecekken kayboldun
yoktun…
çýðlýklarým
en hýrçýn tsunamileri yarattý
vurduðu tüm yerlerim-canlarým yýkýldý
hastaneler hariç!
öyle taþ ki
koridorlar
beton iþte…
yüzün nasýldý
nasýl çaðýrýrdýn beni
küçüðüm
suyum
aþk’ým?
hangi tonla dökülür dudaklarýndan
hangi testiyle dolardý kulaklarýma sesin
ben nasýl taþardým sana…
her gün dozu artýrýyorlar
açamýyorum zihnimi
anahtar da onlarda…
Allah’tan, korkuyu unutmuþlar içeride
acýmasýzca tekmeliyor damarlarýmý
uyguluyor bildiði tüm iþkenceleri
dudaklarým kýmýldýyor
galiba gülümsüyorum
son günlerde…
umut
umuttur
kýrmýzý olaným dayanamaz toplanýp çekilir
belki parmak uçlarýma
sýðamaz çatlar süzülürse derimden
nefes þükrüne eder iyilik
adýnýn harflerinden çizgiler býrakýr yere
ve
okur merhametli sesler
duyarsan;
cesaret içerim hatrýna düþen bir parça benden
ayaklanýrým…
ayaklanýrsam
yürürüm sana
býkmadan
yorgun da deðilim…
hem de hiç…