Gundim...
Verilmiþ bir sözü tuza basýyorum her hecem de
Her hece ölüme yeminli
Her þiirde seni aðlatan aðýtlar ve daðlar...
arýndýr suçlarýmdan daðlarýmýn maralý, üzgün gundim
ben yanarken sen için böyle ayrý
böyle daha bir hicran kokan yaðmurlara emanet þehirlerde
ellerini aç ömrümün sýzýsýnda kuþlarýmýn ahý
zalim kentlerin yasý sanki
dayanmanýn bir adý sen de kalýnmýþlýðýn yazgýsý...
Tarifsizim...
Yalnýzlýðýmýn sýðýndýðý hasretin kadar büyüklük de
Susumayý özlemek kadar sevmek diliyor bulutlar
Ah yine böyle çaysýz; sensiz baþým dönüyor
gundim
topraðýmda ay sancýlý bir is toplar bacalardan
karbonlarda zehirlerken ciðerimi bir ihtilal daha
gecelerde daha bir aç oluyorum nedense sevdana
eskitildikçe eskimeyen eskileri olan beyazlýðýnda
tutsaklýðýna nazlý aðýtlar diziyorum acý yalnýzlýðýmda
Ýsimsizim...
Kýrmýzý kirpiklerinden saçýlýr gibi alýnganlýðým
Gundim, bak yaþamak da sensiz geçer diyenler
Hep mi göz göre göre yalan söylüyor...
bu acýnýn elbet sonu gelmez daðlarýmýn efsanesi
hasretin ülke ülke göç ederken zoraki
bir yanýmda eziyet eder derdin en yamaný
ay canýnda balý nisyan; sýzýnda bin nar-ý pinhan
Gundim...
Bitmez hiç deðil mi bu intizarým
Garibim...bilerem....inan...