eylül’ün rüzgârý sapsarý üvercinka
pencere pervazýna dökülüyor puþt tüyleri
koyu karanlýk can’lar çalýyor zangoç
sokak lambasý altýnda yanýk kibrit çöpleri
sýrtýmda kambur duruyor bir resim
gri bir ölümü müjdeliyor
kelebeklerin figürsüz ömürleri
toprak üstünü örtüyor yaðmurlar
kemik torbalarýna düþüyor yüzüm
lahit duvarýnda ýslak kan izleri
kaburgalar iç içe kimse aðlamýyor!.
isrâfil
sûr’u kulaklarýma üflüyor
büyüyor içimdeki s/onsuz cennet
önce dilimi kesiyor zaman
sonra kale’mi yýkýyor vaveyla
güneþi görmüyor gözlerim
postallar yürüyor sað kalan yanýmda
ip baðlýyorum ruhumun ucuna
yine kimse ölmüyor!.
uçur beni üvercinka..