en sivri dilli hançerle paraladým yüreðimi yaralý ceylan misali devrildi s e v e n yaným s e v i l e n yanýmýysa... sýzlayan parmaklarýma emanet ettim
......
ah! acýnýn gözleri öyle derinden bakma yüzüme yavaþ yavaþ gelecek ölümün buzdan nefesi titreyen mýzrak gibi bataklýða saplanacak aciz ruhum her çýrpýnýþýmda biraz daha gömüleceðim yoksunluðuma
hangi saklý kitabýn yapraklarýnda unuttun beni Rabbim içimi kemiren kurda, duçar-ý azap oldu yüreðim...
okyanusun ortasýnda kýrýk tekneyim zamansýzým ve de vakitsiz, sýðýnacaðým þehirler limansýz kayboldum karanlýðýn derinliðinde içimde yýlgýn martýlar... ölü bir balýðýn gözlerinde canlanýrken hücrelerim þimdi kayýtsýz þartsýz vursun beni dalgalar!
ah y âr ! sen suskunluðuna kelebek kanatlarý dikerken kýrýldý sabrýn camdan nefesi... kaybettin beni sonsuzluðun duvar diplerinde sarýlýrken kollarým bir yabancýya artýk ruhsuz bir divaneyim
sýzlarken kalbim... kederle katmerlenen bedenim de kör yangýnlar külden devþirme mutluluklarý içime çekiyorum ya sen, mutlu musun uzaklarda rahat mýsýn gül kokulu döþeklerde...
sevmek ne kadar güzelse sevmeden sevilmek o kadar acý mutluyken gözlerinde bir yabancý ölümün eteklerinde sürüklenen bedenine aþk þarkýlarý fýsýldamak ne berbat ötesi duygu... kan aðlarken için, gülümsemek y a l a n d a n ne kadar komik...
belki de en büyük erdem kendi mutsuzluðunda, baþka birini mutlu kýlmak ya da çaresizliðine söz geçirememenin ezikliði...