Ey saki!
Hadi durma, doldur boþalttýðým kadehleri
Vur dibine dibine.
Sen de vur yalnýzlýða.
’Parçalansýn kadehler, dökülsün meyler’...
Çýnlasýn kulaklarýmda,
Hüsranla kanayan aþklarda, çýðrýndan çýkan plâklar.
Ey sevdalým...
Ne olmuþ, sana Kerem demiþsem
Ne çýkar keþiþin kýzý Aslý olsam gözünde
Sen de Ýsfahan Þahýnýn oðlu Ahmet Mirza...
Sarhoþ olurken kadehlerde,
Ayný sevdayý çekmedik mi yüreklere?
Geç kaldýn be, Allah’ýn belasý saki,
Þimdi ardýna bakmadan terk etti Kerem...
Hadi doldur þu kadehi.
Ve þimdi çýldýrýrken evrenin çarký feleði
Belki...
Belki de, fýrlatýr yüreðime Ahmet Mirza’yý
Ýsrafil’in suru eþliðinde, koparken kýyametler
Karýþýr küllerimiz...
Yalnýz ikimize eser dehþet rüzgârlar
Ve üflenirken efsunlar,
Gelir, ciðeri beþ para etmez vuslat.
Hasret biter
Uçuþur külden zerreler...
Eylül/2010 // NÜS