Gözlerinden, þiir akýyordu peçesi mavi atlas’ýn
Doruklarýnda vurgun yemiþ korsanlarýn yarasý
Sýðýrcýk kuþlarýna yem atarken, haramilerin külhaný
Gagasýnda umut taþýr, leylekler…
Ve
Göklerde öbekleþen kara bulutlar
Sarý cadýnýn koynunda uyurken,
Þimþekler çakar, derin hayallerin uykusunda
Þahlanýrken dörtnala zamanýn çizgisi
Demir tellere takýlý kaldý sevgisi…
Göle düþünce aþkýn mor þafaklý halesi
Yosunlara yem olur karanlýk gulyabani
Fildiþi akitlerde döner devran
Hýzmalý nazlý çipura sallar saçlarýný kýzgýn kumlara
Alaca karanlýk doðma vakti.
Düþlerine mil çekerken serin sular
Papatya fallarýnda asýlý kaldý çýðýrtkan umutlar
Ki… onlar, nadasa býrakýlan son tohumlar.
Düþ perdesini çekiyor her gece derin sancý
Týrmýðýna takýlý kaldý yaban dikeni
Zonklayan damarý çatlar kurak topraðýn
Her zerresi sevgi…
Bir yýldýz daha kaydý, uzak diyarlarýn gamzesinden
Mavi sakalýnda oynaþýr aðustos böceði
Karýnca kamburunda taþýr Kaf daðýnca derdi.
Bir gün daha, “yalana” gebe kalýrken milat’ta
Sonsuzluk yas’lanýr, “an” kadar geçmiþe
Derviþ nefesinde, kuzguni yaþlar
Kýrýlan cam parçalarý,batýnca derinliklere
“ölmek” kadar, zor gelir Azrail’e can vermiþe.
Yýrtar mor fistanýný teninden
Çýrýlçýplak kalan gerçeðin
Oysa
“Kutupta yaz, aðustosta kar”,
Baþka- baþka har’dýr sevmiþe…
Ümmü AÞCI