O sýcak penceresinden keder b/akan ülkeye,
Hazalýn anasýna...
Anam anacým
Hep yýldýzlarý sererdi baþucuma
Masallar okurdu Dicle’ye karþý
Susuþlarýný dolardým yýkýmlarýma
Ýçimin avlusunda poþusu yýrtýk bir rüzgâr aðlaþýrken
Dýþýma sözcülük ederdi ellerim
Dokunurken tenine
Uç verirdi tebessüm
Çiçekler düþürerek dudaklarýna…
Gözlerimle öpüyordum oysa
O kýrgýn ve umutsuz hayallerini…
Acýya dönük ninnilerini seviyordum
Fýrat’ýn türküsünü
Diyarbekir kalesini
Ýstanbul hevesini
Sonra bilincime akan ünlemlerindeki
Gözlerinin nemini…
Gözyaþlarý çapraz boydan düþerken gerdanýma
Terli düðümlerini çözüyordum her defasýnda
Susmanýn ekseninde çatallanýrken sesi…
Ne çaba!
Dördüncü maymunu oynasam da
Bir çift kýrgýn bakýþa yaslamýþtým baþýmý…
Koca bir testide tutsak damlalar gibi
Yükü artýyordu hiçliðin omuzlarýmda…
Kördüðüm sonuçlar çýkararak içimin rüzgârýndan
Acý bir tebessümün iz düþümünde
Ýlmek ilmek hüznümü eðiriyordum her defasýnda…
Bin kaygý düþüyordu yanýlgýlarýma
Ýçten bir gülüþün bulamazken
Geçmiþin o kirli mimiklerinde
Söz sarfiyatý yapýyordum þiire bulanarak…
Kurnaz bir pervasýzlýðýn sularýnda
Bulanan damlalarda tükenen bir ömürdük en fazla
Damarlarýmýzdan akýtýrken kederi zaman
Býçak aðzý sözlerle dönüyordum her defasýnda
Yalnýzlýðýmýzýn kör kalabalýðýna…
Anam anacým
Kedere bulandý bilincim/bakýþlarým
Ýrini aktýkça susuþlarýmýn
Artýk bende sen gibi tastamam etten kemikten insaným …
Dilinin Mýzrabýn da hançer yüzlü türkü var/ vurdukça tellerine yüreðimde bin havar....