-Sen bana doðru yürüdüðünde ölmüþtüm-
Ayný kitabý binlerce kez açan ellerimin kiriyle,
Seni anlatabilir miyim diye düþündüm dün gece.
Yaðmurlarýn sessiz aðlayýþlarýný özlemiþtim,
Uykularýn haram olduðu bir derya beslemiþtim,
39 numara ayakkabýlý bir genç kýz susarken,
Ben seni sensiz hep sevmiþtim.
Saçlarýný öpen rüzgara aldanmýþtým tahayyülümde,
Ben yeni bir þiire, eskimeyen seninle girmiþtim.
Yokluðunun anlamsýzlýðýnda,
Paslanmýþtý dilim.
Gözlerimin kaþýnan çukurlarýnda savaþýrken ,
Gece kapatmaya çalýþýyordu kapaklarýmý yeniden.
Gülüvermek ve doyasýya hüzünlenmek istiyordum.
Sen burada yokken.
Gülleri yakan bir güneþin altý harflik bestesinde,
Gamzelerine dolan balýmý çýkartýyordum sessizce.
Garip bir öykü oluyordu yenik düþmüþ bileklerin,
Ben yatýyordum sana hasret hecelerin dizlerinde.
Uslanýyordu arsýz seviþlerin.
Bazen en siyah düþlerin yeþilliðinde seni ararken,
Donardým peþi sýra yavru heyecanlarda ýssýz inimde.
Oysa sen dudaðýmda kurudukça þiir oluyordun hep,
Peþinden ayak izlerini koklardým çeke çeke sineme,
Doldurdururum çocuklar gibi ceplerime.
Yudum yudum içtiðim sýcak çayýmýn en þekersizinde,
Yorgun gözlerim ile hasretinde gökyüzüne vurulmuþtum.
Sarý saçlarýn akardý omuzlarýndan altý katlý mabedinde,
Ben vurulurdum her savruluþunda, siyahlaþan sesine.
Sana bakmaktan yorulurdum.
Üþürdün yalnýzlýklarda ekvatorunun gövdesi bacaklarýnla,
Parlak ten rengi çoraplara küserdin her seferinde yeniden.
Zehirli bir oyuncak dolaþýrdý parmaklarýnýn arasýnda,
En yumuþak tütünü sararlardý hep senin için fabrikalarda,
Ben çakardým çakmaðýný hep sana.
En yiðitti, en güzeldi yüreðin þarkýlarýmla beraber yadýmda,
Susmak gerekirdi, sen olduðunda benim susmam gerekirdi.
Kulaklarýndan süzülen en imitasyon küpenin alýmlý havasýnda,
Yaðmur çilselerdi mürted ayaklarýnýn basýverdiði topraklara.
Sen kokunu ellerimde her býrakýþýnda.
Sen ýþýðýnda kelebeklerin alýmlý prensesi olmuþken yaþlarýnda,
Avuçlarýný terleten bir korkunun esiri olurdun akþamýnda.
O akþamlarda büyüyen bir hasret dalgalanýrdý bayrak bayrak,
Sen susardýn, kanatýrdýn gözlerimi filmin en heyecanlý yerinde,
Terin olur terimde tutsak.
Küçülürdü ayak parmaklarýn sessiz bir soðukluðun berisinde.
Son yarým saatin de öpüþleri baþlardý savruk oturuþlarýn,
En egzotik erotizmanýn özgürlüðüydü ellerindeki savrulmalarýn,
Susardýn yine, cefasýnda sefa çekilen mektuplarýn diliyle,
Anlatýrdý kalemim seni en asil sözlerle.
Hiç olmadýðýn kadar, saçlarýn keserken enseni yalnýzklýklarda,
Ben yüzüne bakardým gözlerimin gözlerine çarpýþtýðý anda.
Asil olmanýn dar aðaçlarýnda gülen ayýn ilk kanamasý olurdun.
Sabahlarda saplanan býçaklarý özleyip, sakar düþlerimizin,
Kentsiz ýþýklarýnda Ankara’ya karþý soyunurdun.
Saptýrmýþ i mgelerini yakardým sen yatarken kokunla orada.
Ayýn 8’i olurdu, düdüklü sesinde patlarken yanýk yüzlerin,
Her menzilde kaðnýlarýn tahta tekerleði gibi düþerdin o anda,
Önüne çýkan en ufak taþ olan benim kesici sen bakýþlarýmda.
Soylu seviþlerimi özlerdin ellerini yakan Mayýs yaðmurlarýnda.