Sonra… gölgeme çarpa çarpa elimden tutup baþka bir yere götürüyorum kendimi…
Yaþ(l)anacak yer kalmamýþ! hangi kapýyý çalsam ölü topraðý serpiyorlar üstüme
ya darma daðýn olan yüzüm, kanatlarýný düþlerimde unutan kelebek sürülerinin marifeti…
rüzgarýn da yakasýnda iki elim kýrmasaydý zeytin dallarýmý... serçelere vasiyet etmeyecektim göçü
Doðru ben körüm! Ama sýrf siz görüyorsunuz diye…
ya sizler! Ne kadar büyüksünüz deðil mi? Her gün tozunu alýyorsunuz yalanlarýnýzýn, Baðdaþ kurup þarkýlar söylüyorsunuz ölülerinizin üstünde. Aynalarýnýz da tarýyorsunuz günahlarýnýzý
Sonra… telleri fýrlamýþ koltuklarýnýzda sarýlýyorsunuz kendi soðuk gövdenize…
Doðru ben yalnýzým! Ama Sýrf siz kalabalýksýnýz diye