Günler bir tesbihin taneleri gibi çekilecek geriye,
Mevsimlerden beþinci bilinmeyen bir mevsim yaþanacak...
Belki çað açýlýp kapanmayacak
Lakin öyle bir saatin öyle bir aný gelecek,
Ve de öyle bir gün doðacak ki ufuktan;
Takvim yapraklarý dahi bilemeyecek ayýn kaçý olduðunu.
Akreple yelkovan da afallayacak.
Hiç kimsecikler anlayamayacak neyin ne olduðunu...
Sen de önce þaþýracak, þaþkýnlýðýnýn ardýndan korkuya kapýlacaksýn.
En güneþli günün tam öðle saatinde kapkara bulutlarýn takibinde kalacaksýn.
Hiç bir iþin rast gitmeyecek, hiç bir þans yüzüne gülmeyecek.
Yapayalnýz kaldýðýný düþüneceksin bir vakit sonra,
Hem de en yakýnlarýnla beraberken, hem de gülüp oynarken...
Yalancý gülücükler belirecek yüzünde, içinde bilemediðin sýkýntýlar varken.
Neden böyleyim diye, oturup da bir köþeye düþündüðün çok olacak.
Her birþeyleri aklýna getireceksin, geçmiþi düþündükçe,
Sadece, elveda bile demeden öylece habersizce býraktýðýn adam gelmeyecek aklýna.
Çünkü sen bu hale düþtüðünde, aklýndan çok uzak yerlerde olacak o adam...
Düþmaný düþmanýna yapmazdý senin bana yaptýðýný.
Hangi insaniyetin hangi kitabýnda yazýyor, habersizce çekip gitmek?
Hani geçen cumartesi günü içeri þehirdeki parkýn arka tarafýnda buluþacaktýk ya,
Kimseler olmazsa belki salýncakta sallarým seni diye söv vermiþtim hani,
Hani sen de bana söz vermiþtin akþam yaptýðýn keklerden getirecektin bana.
Hah iþte o cumartesi, sözleþtiðimiz gibi saat tam on buçukta gittim oraya.
Sana süpriz olsun diyerekten sigara paramdan kesip;
Görüpte çok beðendiðin, ama cebimde paramýn olmadýðýný bildiðin için,
Hoþuma gitmedi dediðin o gümüþ yüzüðü de almþtým sana...
"Parmaðý çok narindir, eðer büyük gelirse sonra deðiþtiririz."
Diye de tembihlemiþtim, dükkandan çýkarken.
Tamam demiþti adam da;
"Sen yengeyi getir, parmaðýna göre deðiþtiririz abi." demiþti.
Bekledim o gün, sözleþtiðimiz gibi parkýn arka tarafýnda,
Saat tam on buçuk da...
Biraz gecikince sen, makyaja daldý bir türlü çýkamadý evden diye düþündüm.
Parktaki oynayan çocuklara bakaraktan, bir kaç sigara tüttürdüm.
Sonra baktým ki senden hala ses seda yok, attý kafamýn tasý.
Bilirsin çabuk sinirlenirdim ve de en çok beklemeyi sevmezdim.
Aradým nerede kaldýn diye, açmadýn.
Tekrar aradým gene açmadýn.
Þimdi yalan yok, ikinci kez aradýðým da açmayýnca hafiften sövmeye baþladým.
Aðzýmýn bozuk olduðunu en iyi de sen bilirdin, tahmin de etmiþsindir zaten.
Biraz daha bekleyip, üçüncü kez aradýðým da;
"Aradýðýnýz numaraya þu an da ulaþýlamýyor, lütfen daha sonra tekrar deneyin"
Gibi birþeyler zýrvaladý o her zamanki kadýn.
O kadýn da sayende arada kalýp, bir sürü küfür yedi benden.
"Ne tekrar deniycem lan." deyip;
Yüzüne kapadým kadýnýn yirmi sekizinci aramamdan sonra...
Saate de bakýlýrsa daha gelinmezdi o saatten sonra.
Sinirimden kahveye gittim, yattý balýk yan gider hesabý batak oynadým arkadaþlarla.
Sana da tavýr olsun diyerekten telefonu kapsama alaný dýþýna aldým.
Biraz burnu sürtülsün zillinin,
Beni aðaç etmek neymiþ görsün demiþtim kendi kendime.
Ama içim içimi yiyor ve de bir dakkalýðýna aramýþ mý diye;
Telefonu açýp bakýyor ve de hemen geri kapýyordum...
Ne arayan vardý ne de soran,
Galatasaray’ýn Eskiþehir’den iki tane yediðini söyleyen bilgi mesajýndan baþka
Hiç birþey gelmedi o gün, bilgilendirmek maksadýyla...
Sinirimi Galatasaray’dan almýþtým hatta,
"Ulan kendi evinde iki gol yenir mi be?" diye söylenmiþtim.
Ýþ güç kesattý zaten, Galatasaray da nanaydý bu sene,
Beni tek mutlu eden bir tek sen vardýn.
Sen de o gün sinirden deliye çevirmiþtin beni.
Kahvedeki arkadaþlarla da atýþtým zaten o günün akþamý.
Sövdüm hepsine, gittim eve vurdum kafayý yattým.
Uyuyamadým hem sinirliydim hem de merak ediyordum niye gelmedi diye.
Yoksa Niyazi abisine mi yakalandý diye düþündüm.
Ama en son, kýzý göndermediðinde dövmüþtüm Niyazi’yi.
Cesaret edemezdi bir daha ayný þeye.
Yoksa babasý mý yakaladý lan diye düþündüm.
Mantýklý geldi bu. Babasý yakaladýysa gelemezdi.
Ama en azýndan durumdan haberdar hesabý bir mesaj çekerdi.
Yok yok baþka birþey vardý bu iþin içinde,
Yoksa hasta falan mý oldu diye geçirdim aklýmdan.
Ya da ailesinden birisi bir kaza falan geçirdi de,
Apar topar hastaneye mi gittiler diye düþündüm.
Bir sürü þey geldi aklýma, içim içimi yedi sabaha kadar.
Yatak da bir oyana bir buyana dönmekten, kafamý yastýða vurmaktan,
Ve beynimi kemiren düþünceler yüzünden çok zor ettim sabahý.
Sabah çay falan içmeden çýktým evden.
Sinirden duramýyordum yerimde, ýrmak kenarýna indim, oturdum.
Ulan birisi yanýlýp bir takýlsa da dövsem,
Sinirimi ondan çýkarsam diye söylenip durdum.
Dayanamadým gene açtým telefonu, ben aradým.
Ama gene kapalýydý telefon ve her zamanki kadýn konuþuyordu gene.
Ýçim içimi yiyerek geçmiþti o günümde.
Daha dün arkadaþýn Nejla’dan zorla öðrendim,
Ýstanbul’da galeri sahibi bir adamýn oðluyla kaçtýðýný.
Sakýn söylemeyin, bir kaç gün haberi olmasýn diye uyarmýþsýn herkesleri.
Laftan anlamaz, herþeyleri yýkar geçirir demiþsin.
Ulan tamam, efendi bir adam deðildim,
Neye, ne zaman sinirlendiðim belli olmazdý, küfrederdim,
Ama sana bakmaya bile kýyamazdým,
Eline dokunamaz, gözlerine bakamazdým.
Bambaþka severdim seni ben,
Baþka kýzlarla olduðu gibi dalga geçmek deðildi amacým.
Ne biliyim, içim giderdi sana bakýnca.
Þimdi senin bu yaptýðýn oldu mu yani?
Madem baþkasýný bulmuþtun, madem gidecektin,
O kadar güzel, masumca geçirdiðimiz günlerin karþýlýðýnda;
Bir elveda cümlesi kurmadan gitmek...
Bilmiyorum...
Adýný bile bilmiyorum artýk.
Küfür bile etmek gelmiyor içimden sana.
Yoksun ki artýk sen...
Ve de olmayacaksýn ki...
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.