basma fistanýnýn içinde oynaþýrken memeleri
yüreði bir bebeðin ki kadar
safça çarpýyordu onlarýn arkasýnda
eðildi en masum haliyle yere
baþýndan düþen yazmasýný alýrken
karþýdan gelmekte olan doðrularýn sefer görüverdi
sultan kýzýn servetini,
eþine sakladýðý el deðmemiþ koynundaki ikizlerini
hemen toplandý sultan kýz
sarýndý yazmasýný,
sarmalandý bürgü süne, düþtü kendi yoluna...
doðru durur mu? seferin küçüðü ok gibi gösterdi yolu
sultan önde sefer arkada nice gittiler bilinmez,
kýstýrdý sultaný bir kuytuda
atladý kýzýn namusuna ýrzýna
bizim masumun memeleri fora
aðladý olmadý, inledi olmadý,
baðýrdý avazý çýktýðý kadar sultan
yol kenarýnda, iliþti geçen birinin çýðlýklarý kulaðýna
kurtuldu doðrularýn seferinden
koþtu nefes nefese evine ocaðýna
girdi kapýdan içeri
kilitledi sürgüsünü zincirini
ah bilemedi göðsünün içindekini kilitlemeyi
’erim’ diyecekti belki ’erkeðim dokunacak’ ilkin onlara...
’ne bahtsýzým ne kadersiz kulum,
geldi beni buldu mel’un un elleri’
ne sokaða çýkabildi ne çarþýya o günden sonra
duydular ki sultan kýz
asmýþ kendini avlunun ortasýnda
doðrularýn sefer deli oldu
duyunca sultanýn halini ahvalini
doðru duramadýðý gün, tazenin sebebi oldu
o gün bu gündür gezer durur divane yollarda
iþ iþten geçmiþtir dönülmez artýk
dünlere yada en erken yarýnlara
vicdanýn sesi sarmýþtýr dört bir yanýný týrmalar kulaklarýný
ne pis nefistir bu bendeki erkeðimde ondan mý?
anasýný aðlattý babasýný söyletti
uçkuruna küfür edip ölmeye yemin etti...
ne çare!
ne sultan geri gelir nede o saf hayalleri...