o sabahta beþte kalktý Ali dayý
dýþarýda Ankara ayazý
aylardan kasým günlerden salý
üç beþ kuruþ denkleþtirip aldýðý
simitçi arabasýyla düþtü yollara
önce fýrýna gidecek,
dolduracaktý sýcacýk Ankara simitlerini arabasýna
bilirmisiniz Ankara simidi nasýl olur
çýtýr çýtýr siyah simit deriz ona
siz nereden bileceksiniz o saatte yataðýnýzda
arabanýz kapýnýzda
þoförünüz alt katýnýzda
gelelim biz yine ali dayýya
bir neþe bugün için
bin hüzün yarýnlardan arta kalan
dilinde bir türkü;
’Lanet olsun zalýmlara tüm hayýnlara
Seni benden ayýrdýlar yaktýlar nara
Bekle ömrüm geleceðim
Sana bir gün döneceðim
Elimde kýrmýzý güller
Aç kapýyý diyeceðim’
usunda elif kýzýn al diye tutturduðu
yaldýzlý kalem
ne menem bi kalemmiþ dedi içinden
nerdeyse on simit parasý
bu da demektir belki on belki onbeþ sokak arasý
öðle olmadan bitti simidin yarýsý
çýktý simidin ederinin kirasý
soðuk yüzünde, yüreði sýcacýk
simitleri gibi az birazý
akþama oldu üçü bir liraya
yatsýya oldu altýsý bir liraya
kalacak yine elinde karýna kalacak parasý
yiyeceklerdi onuda akþam taamý
Elif kýzýn kalemi kaldý yarýna
kendi arzularý kaldý gelecek günlere
dilinde yine o türkü düþtü evin yoluna
’Bu þehir beni boðuyor daralýyorum
yýrtasým gelir geceyi boðuluyorum
Bekle ömrüm geleceðim
Sana bir gün döneceðim
Elimde kýrmýzý güller
Aç kapýyý diyeceðim’
Ali dayý geldi yine evine
Hacce kadýn sevdiðine, yarine
Allah kerim yarýn ola hayrola