EFSANE SES HAMİYET YÜCESES
EFSANE SES HAMÝYET YÜCESES
“Görmedim ömrümün bir asude demini
Çekerim hep o siyah gözlerin matemini”
Diyorsan sen ey bülbül kadýn!
Ben de diyorum ki:
Duymadým, dinlemedim senin gibisini
Hiçbir ses silemedi ruhumdaki izini
“Her mevsim içimden gelir geçersin
Sen vefasýz yolcu kalbim viran edersin”
Beni bu sözler kadar bitiren kadife sesin
Yankýsýyla mest olurum, kim ne derse desin!
Ruhumuzu delen o gramafon vardý ya!
Yeryüzünden semaya açýlmýþ kollar gibi
Arþý âlâya ilahi tefekkürü yollar gibi…
Ya o cýzýrtýlý plaklar!
Safiye Ayla’lar, Müzeyyen Senar’lar
Münir Nurettin esip de yaðar…
Sanat; ruhun iþlediði
…Ýlmek ilmek oyadýr
……Malzemesi;
……..Bazen kelime, bazen nota, bazen boyadýr
Türk Sanat Musikisi denince
Aklýma gelen; ilk isim, ilk ses
Ne efsunkâr, ne enfes
Gönül sesiydi, hatýramda kalan Hamiyet Yüceses!
Ahenkle dans eden nidasýyla
Bülbül bebek olarak gelmiþti dünyaya…
On bir yaþlarýna henüz gelmeden
Yerini almýþtý assolist kadrosunda
Zerk ederken sesini ruhlara damardan
Hem musiki dersi, hem özel besteler
Sadettin Kaynak’tan…
Selâhattin Pýnar’dan…
Ýlham alýrdý Hafýz Burhanlardan…
Ýstanbul Belediye Konservatuarý
Ýcra Heyeti içinde biri var ki, duyan inanmaz
Olamaz böyle bir performans…
Ülkem için bulunmaz þans.
Efsane ses, çýkýnca meydâne
Utançtan dilini yutan mikrofon
Atýl kalýr bir köþede…
Kendine kurunca güçlü hâkimiyeti
Muhteþem yorum, içli nefesle
Ruh verirdi güftelere, tellere…
Damardan girince bir uzun gazelle
Uçuþan ruhlara kim bilir neler anlatýr!
Anlatýrken aðlatýr udu, kemaný, kanunu
Ney’i aðlatýr...
Ýstanbul’un öte yakasýndan belki
Karacaahmet’i aðlatýr…
Boðazýn bir yakasýnda bülbül, baþlayýnca þakýmaya
Diðer yakaya akseder ýlýk ýlýk nameler…
Susmak istemez, hüznün beslediði nota
Sükûn içinde huþûya dalarken geceler
El pençe divana durur fýrtýna…
Meltem hüküm sürerdi
Efil efil…
Dalga dalga…
Nice saz, nice beste
Huzur aldý o sesten
Abdülhak Hamit bile
Þapka çýkarýrdý belki
Makberini dinlerken!
Ulaþýrdý nefesi ulaþýlmaz iklime
Nihavent, segâh, rast, hüzzam…
Ne zor makam, aðýr beste murada erdi
Yüceses Hançeresinde
Rabbim bu hünerleri ona nasip eylemiþ
Engel nota yok ona, hiç bir beste zorlamaz,
Gazel söyleyen kadýn, ilk olmuþ ilk söylemiþ
Ruhunun zarafeti sesine çok benzemiþ
Rekorlar kýrýyorken taþ plaðýndan
Ses kraliçesi seçilmiþti diðer yandan
Ünü yayýlýrken fersah fersah dünyaya
Acý haber gelmiþti, Atýlay Denizaltýndan
Marmara Sularýndan yürek parçalayan haber
Ülke semalarýnda yankýlandý hazin hazin
Gömülmüþ sulara kaç nefes, gelmiyor koca çýnarlardan
Ya Rab bu nasýl bela, sel dinmiyor pýnarlardan?
Ne yapacak Marmara onlarca koç yüreði?
Ateþ yaktý kavurdu düþtüðü her bir yeri…
Yüreðinin resmini çizerek zârý zârý
Ummanda arýyordu onun adýný…
Sahneleri yakarak yaralý bülbül
Dönmeyen sevgiliye denizden
“Gitti de gelmeyiverdi” diyor feryâd içinde
“Bakmýyor çeþm-i siyahým” inleyince
Hacý Arif Bey’i aðlatýyordu öte yerden...
Gitmiþ, gitmiþti sevgili
Dönüþü olmayan yola
Deniz yutuvermiþ o sýmsýcak eli
Aðladý gözler, yalvardý sözler
Nafile! Giden dönmüyor geri...
*
Rekoru henüz kýrýlamayan rakipsiz kadýnýn,
Altmýþ yedi yýl sanata adanmýþ sesi,
Kontrole gelemeyen nefesi
Doksan Altý yýlýnda, Ýlahi emirle kesiliverdi.
“Görmedim ömrümün asude geçen bir demini”
Diyerek aðlattýðý sahneler;
Gelmedi bize, senin gibi bir nefes geri
Diyerek arýyor hâlâ onun yerini.
*
Suadiye’de gezerken geçen günlerde
Ýsmini taþýyan sokaktaydým tesadüfen;
Birden, ruhumdaki izine rastladým.
Derinlerden, çok ötelerden
Kulaðýmda çýnladý yine
“Feryâde! Feryâde! ”
“Geç buldum çabuk kaybettim
Hicran oldu hayat bana”
Ah, o þarkýlar vardý ya! cýzýrtýlý plakta
Neler býrakmýþtý benim çocukluk hatýrama…
********************************
(gülce-buluþma)
Asuman Soydan Atasayar
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.