acýsý susmuþ yüzler doluyor korkunun denizine
aynalar alýp kaygýmý, sevincimi, aþýmý
denizleri uyandýrýyor ölüm sessizliði düþlerinden
sularýnda hüzünden yapraklar gülerken parça parça
daðýtýyor rengini topraða geceye
kýrmýzý yeþil karýþýk
küskün yalnýzlýða...
ve zaman biliyor bunu
viþne dudaklarýna bestelenen türküler
titreyerek dokundukça
oysa
deli yýldýrýmlar düþtükçe baþýndan
masal mavisi günlere hiç þiir yazýlmýyor
kapýyý vuran bu karanlýk son deðil
uzun deðil vurgununu sineme sardýðým bekleyiþler
küçük teknelerle çocuklar sürülürken umuda
boþluða son bulutlarla akýyor
yüzünü güneþe çeviremeyen
acý sesler...
gün
ellerinde maske taþýyan ayaklara tecavüz ederken
omzuna yasladýðý sabahlardan kaçýncý kýrbacýný yiyor
daha kuþlara günaydýn diyemeden
kýmýldanýrken esir aþklar rüzgarýn koynunda/
rüzgarlar taþýr mý hala taze sevdalarý yol aðzýna
ölüm artýk atsýn kendini
bu son koku
bu son kan olsun haritalarda
gerekirse gök kudursun
herþey birbirine ulandýkça sýzý nefessiz kalsýn
ve yaralansýn sevdalarýn elinde inancýný yitiren
beyaz çiçekler
ki
boyayalým karasý üzerinde özgürlüðü yeniden
tam burada uzatsýn bahar elini
yakalasýn yedi iklim eteklerimden
içimde çýrpýnýþlarý dursun hüzünlerin
duyulsun nabýz vuruþlarý kalbimin
tohumlar topraðý çatlatsýn sancýyla
oturup bir taþ üstünde güneþle
daðlara bakacaðým
ellerimde bir demet dikenli gül
zamanýn gülüþlerine karýþacaðým
en büyük zinam bu olacak ruhuma
düþmeyeceðim yalnýzlýðýn kanatlarýna