Güneşi batıran
Geceyi indirdi yavaşça gözlerimden
Aşkın kadri değişti
Sıcak yaz göklerinden alır başını çekip gider güneş
Fezada çıt yok
Yeryüzü üzerine bütün burçlarıyla uzanmış gece
Deldi gecenin siyah çerçevesini
On iki takımyıldızdan
Sevgiler dölledi gökkuşağına tutunarak
Güneşin, gölgesinde
Aşkın terinle büyüdüler
Çırpındığı bütün göğüslerde
Amor taneleri aşılar
Zarif maşukların seçkin kadınları
Payını alır meğerse
Hayat cesurlara cömert mi davranmış?
Bu ne çok zarif bu ne çok seçkin
Sanki herkes birden sordu, burda işin ne?
Çekingenlik buruşmuş gülüşlerimde
Kirletmiş utangaç düşlerimi
Dilimi keşkeler sardı
Aşk yarımdı
Fırlatılmış
Bir tarafı hep kırık kalpler
Bütün helecanı içimden atıp
Ne zaman demlesem aşkı
Kalbimi birkaç gün için açık tutarım
Nedir bu esrarlı aşkın gümrahı
Yıllardan beridir çırpınır göğsümün içinde teneffüsü
O öyle uçarı, ben böyle korkak
Aşkın kadın adlı mutfağında yanar ellerim gibi gelirdi bana
Besbelli
Bırakmıştım kendimi yazılmış olana
Umut güneşinin
Sevda cephesinde bir telaşla çırpınan
Eğildim baktım tepeden tırnağa
Bir çift kısık gözle aklımı zorladı
Adını bilmiyorum
Ama etkileyici
Tanımadığım bir kentten
Tanımadığım bir adamdan
Kehribar rengi bir yudum yıllanmış aşk
İçiminin yasası
Bir sarhoş gibi adını sayıklamamı istedi
Tuttum kendi yüreğinden kaldırdım bu aşkın şerefine
Uğruna kaç kadeh daha kaldırırsın dersen
Ciğerlerim patlayıncaya dek
Flu gölgeler arasında sarı ışık gibi titrek
Bir mahzende yolunu şaşırmış gibi dalgın
Gözleri karanlık bir göl gibi görünmüyor dibi
Buradan çıkmam hiç mümkün değil
Ne bileyim, bir damla tecellinin böyle deniz olduğunu
İlk içimi çeken
Bir damlacık tütsülü bir tebessüm
Bir günah gibi gizledim sesimi
Tuttum sol yanıma, sordum
Kadere
Kalbim kırıldı!
Yüz kızartıcı bir suç değildir aşk
Milat kabul et sen bugünü
Cehennem aşkına!
Bırak ellerim saçlarına dokunsun
Bunca yıl beklenmiş gibi
Beklediğime değmiş gibi
Bıraktım kendimi boynuna
Saçlarımı akıttım rüzgâra
Islandık balık kokan dalgalarda
Ay ışıldar soğuk bedenimde
Alın meltemi dudaklarımdan
Rüzgârı düğümleyin
Tuttum ellerini, baktı yüzüme
Hem ilk hem sonmuş gibi
Öptüm kirpiklerinden
Açılır ellerim
Buzlar erir tenimde sevda kokar terimde
Meğer ne çokmuşsun sen bende
İçimden bir şey
Belki diyor
Beni bir rüzgâr kapmış, seni de önüme atmış
Sen Allah’ın verdiği bir lütufsun bana
Cennete girmeden önce
Bu da öyle başka türlü bir şey
Üşüyor ellerim
Katmam bir daha şiire seni
Ben bu aşkı kalemde bitirmem
Vallahi geri geri alırım yılları
Billahi bir adım gitmem ileri
Fakat ne yazık ki
Tükeniyor ödünç aldığım nefesler birer birer
Bir gün gelecek beni almaya ecel!
Gitmekten korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse?
Cancağızım! Ne zaman toprak verecek bir boy yatak
Yine ellerim avuçlarının arasında
Yan yana yatalım mı?
Eğer sen yanımda olursan
Başım taş bile istemez
Ne zaman çıktım emrinden?
Sevdiceğim! Kalbim bir şey daha diyor?
Kulağına derim, bekle...
KAYIP YALDIZ
Tecelli! Beni ona, onu buna yâr diye yazar
Her yazgı kendi yazgısından yazılmış
Ne ansiklopediler yazar, ne de kimse kendi kitabını satar