……………………………………………………………………………………………………………………….. Kim ne bilür bizi nice soydanuz Ne zerre ottan ne hod sudanuz
Bizim meftunumuz marifet söyler Biz Horasan mülkündeki baydanuz
Yedi deniz bizim keþkülümüzde Hacem umman ise biz de göldenüz
Hýzýr Ýlyas bizim yoldaþýmýzdýr Ne zerrece Günden ne de Aydanuz
Yedi tamu bize nevbehar oldu Sekiz uçmak içindeki köydenüz
Bizim zahmýmýza merhem bulunmaz Biz kudret okuna gizli yaydanuz
Turda Musa durup münacat eyler Neslimizi sorarsanýz ’Hoy’ danuz
Ali geldi adým bahane Güvercin donunda kondum cihana Abdal Musa oldum geldim zemana Arif anlar bizi nice sýrdanuz.
ABDAL MUSA Anadolu’nun ünlü erenlerinden ve ermiþlerinden olan Abdal Musa Sultan, ayný zamanda ünlü bir ozan ve düþünürdür. Aslen Horasan’lý dýr. Azerbaycan’ýn Hoy kasabasýna gelmiþ ve bir süre orada yaþamýþ olduðundan, "Hoylu’ olarak tanýnmýþtýr. Hacý Bektaþ Veli’nin amcasý Haydar Ata’nýn oðlu, Hasan Gazi’nin oðludur. Kaygusuz Abdal Menkýbesine göre "Kösre Musa" adýyla da anýlýr.
Abdal Musa Sultan, Horasan Erenlerinden ve Hz. Peygamber soyundandýr. 14. yy. da yaþadýðý ve Osmanlýlarýn Bursa’yý fethi yýllarýnda Orhan Bey’in askerleriyle savaþlara katýldýðý ve büyük yararlýklar gösterdiði tarihi kaynaklarda yazýlýdýr. Hacý Bektaþ Veli’nin önde gelen halifelerindendir. Payesi sultanlýk, mertebesi "Abdallýk". Pir evindeki hizmet postu ise, "Ayakçý Postu’dur. Bu post Bektaþi tarikatýndaki on iki posttan on birincisi olup, diðer adý ’Abdal Musa Sultan Postu"dur. Ayakçýlýk, Abdallýk mertebesidir.
Elmalý, Tekke köyündeki dergahý, ilk Bektaþilerin dört büyük "Asitanei Bektaþiyan" dan biridir. Ancak, Anadolu’nun inanç coðrafyasýnda seçkin bir yeri, etkin bir gücü olan Abdal Musa Sultan adýna daha bir çok yerde makam ve mezarlar yapýlmýþtýr. Bir çok yazar ve araþtýrmacý, bu büyük savaþçý ve düþünürü konu alan araþtýrmalar yapmýþlardýr. Bazýlarýna göre, Abdal Musa Sultan; Bursa’nýn fethine katýldýktan sonra Manisa, Aydýn ve Denizli yöresinde bulunmuþ, daha sonra da Türkmen ve yörüklerin yoðun bulunduðu Elmalý yöresinde tekkesini kurmuþtur. Ayrýca Denizli’de yatan "Büyük Yataðan Baba"dan esinlendiðini de belirtmiþlerdir.
Abdal Musa Sultan, Elmalý yôresinde kurduðu tekkesinde sayýsýz kiþiler irþad etmiþ (uyarmýþ) ve bunlar arasýnda büyük ozanlar yetiþmiþtir. Bunlarýn en ünlüsü de, Alevi-Bektaþi edebiyatýn abidelerinden sayýlan Kaygusuz Abdal’dýr.
Ancak, onunla ilgili olarak Abdal Musa Sultan Velayetnamesi’nde konu edilen söylenceyi yeri gelmiþken aktarmadan geçmeyelim:
’Alaiye reyinin oðlu Gaybi, Abdal Musa’ya derviþ olup, Kaygusuz adýný alýnca, babasý oðlunu kurtarmak ister. Tekke Beyi’nin yardýmýný talep eder. Tekke Beyi’de Kýlaðýlý Ýsa adlý pehlivan yiðidini Abdal Musa’nýn tekkesine yollar. Ýsa, dergaha varýr ve kapýya gelince: Çaðýrýn bana Abdal Musa’yý diye gürler. Ancak, atý ürker ve Ýsa’yý sýrtýndan atar, sürükleyerek parçalar.
Tekke beyi bu olaya çok sinirlenir ve ordusuyla harekete geçer. Abdal Musa Sultan’ý yakmak öbek öbek odunlar yýðýlýr. Ateþler tutuþturulur. Abdal Musa Sultan’da üç yüz kadar müridi ile semah ederek yola koyulur...
Bu öyle bir geliþ ki, onlarla birlikte daðlar, aðaçlar, kayalar da beraber yürür Derviþler bir gülbank çekip ateþe girer. Ateþ onlarý yakmaz, onlar ateþi söndürürler.
Bu manzarayý gören Kaygusuz’un babasý, dunuma hayranlýkla bakar Abdal Musa’nýn ellerini öper ve geriye döner. Kaygusuz bu dergahta kýrk yýl hizmet eder...’
Abdal Musa Sultan’ýn kerametleri, kendi adý verilen Velayetname’de anlatýlýr. Abdal Musa Sultan Velayetnamesi, günümüz Türkçesi ile Ali Adil Atalay tarafýndan beþinci kez olarak yayýnlanmýþtýr. kerametlerinden biri de þöyle: "Abdal Musa Sultan, bir pamuk içine kor halinde bir ateþ parçasýný müridlerinden biriyle, Geyikli Baba’ya gönderir. Geyikli baba da, ona bir bakraç içinde geyik sütü gönderir. Bu kerametin, yorumu da, "hayvanatý iradesine baðlamak, bitkilere hükmetmekten zordur’ þeklindedir.
Þair, düþünür, Horasan ereni Abdal Musa Sultan’ýn keramet ve erdemleri yedi yüzyýldan bu yana dillerde söylenir durur. Antalya, Elmalý ilçesine baðlý Tekke köyündeki türbesi, 14. yy.’da Selçuklu mimarisi örneðinde yapýlmýþtýr. Tekke hakkýnda en önemli bilgiyi 17 yy. da burayý ziyaret eden ünlü gezgin Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde vermiþtir. Bu bilgilere göre tekkenin kubbesindeki altýn alem, beþ saatlik yerden görülüyormuþ. Abdal Musa Sultan sandukasý baþ ucunda seyyid olduðunu gösteren yeþil imamesi durur. Tekkenin etrafýnda bað ve bahçeler uzanýr, Misafirhaneler, kiler, mutfak meydanlar gibi bir çok ek binalar varmýþ. Mutfakta kýrk derviþ hizmet eder. Meydanýn dýþýnda ayrýca büyük bir misafirhane bulunur ki, üstü konak, altý ise iki yüz at alacak kadar büyük bir ahýrdýr. Misafir hiç eksik olmaz.
Tekke yapýldýðý günden beri mutfaðýnda hiç ateþ sönmemiþtir. Tekkenin çok zengin vakýflarý vardýr. On binden fazla koyunu, bin camuzu, binlerce devesi ve katýn, yedi deðirmeni ve daha birçok varlýðý ile üç yüz elli yýl önceki Abdal Musa Sultan tekkesinin çok büyük zenginliklere sahip bir kurum olduðunu belirtiyor. Evliya Çelebi...
Yeniçeri Ocaðý’nýn kaldýrýlmasýndan sonra daðýtýlan tekkeler arasýnda Abdal Musa Sultan tekkesi de nasibini almýþtýr. 1242 (1829)’da hükümetçe gönderilen memurlar tarafýndan, dergahta mevcut bütün eþyalar ve binlerce canlý hayvan satýlýp defteri Ýstanbul’a gönderilmiþtir. Bu hal tekkelerin 1925’de kapanmasýna kadar yaþanmýþtýr.
Deðiþik dönemlerde onarým gören Tekke, zaman içinde yýkýlmýþ, günümüzde ise sadece Abdal Musa Sultan türbesi kalmýþtýr. Türbede, Abdal Musa, annesi, babasý, kýz kardeþi ile Kaygusuz Abdal’ýn kabirleri vardýr.
Tekke’nin giriþ kapýsýndaki kitabe yazýsýnýn bir beyt’i þöyledir
Edeble kýl ziyaret bir makaam-ý aliþandýr bu Füyuz’u Hakk’a menba asitan-ý aþikaandýr bu.
Önce de belirtildiði gibi; Alevi-Bektaþi þiirine ’nefes’adý verilir. Alevi-Bektaþi þiiri de, genellikle Yunus Emre’nin þiirinden etkilenmiþtir. Bu þiir, daha sonra Abdal Musa ile yönünü çizmiþ ve Kaygusuz Abdal’la beslenerek doruðuna eriþmiþtir. Abdal Musa’nýn günümüze kadar gelen þiirleri çok azdýr. Ancak az da olsa, bu þiirler, Alevi-Bektaþi edebiyatýnýn seçkin örnekleri sayýlýr. Bu þiirlerle Alevi-Bektaþi edebiyatý kesin anlam kazanmýþtýr .................................................................................................. )(-)(-)(-BUÐULU CAMLARA YAZDIM ADINI-(((-32-)))(-)(-)(
Mevlâm insan diye yaratmýþ bizi Çamur ile sudan Hâkk nefesteniz
Kusursuz ilimle vücuda gelmiþ Ol denince olan kutsal sesteniz
Bilen, bilir bizi, kimiz, nerdeniz Ýlk insan Havva ve biz Ademdeniz
Asya’da oturmuþ dedelerimiz Türk denen bir soydan dilde destanýz
Yaratandan ötürü her canlý güzel Sevgi denen duygu yüce histeniz
Muhammet Mustafa ümmeti olup Gülüzar da açan gülüz güldeniz
Ýrem baðlarýndan selcen kokusun Getiren sýmsýcak esen yeldeniz
Ýki elle birden alan olsak da Yoksula düþküne veren eldeniz
Hakký,hakikat’i söyleriz her dem Yaralayan deðil seven dildeniz
Ýnsana,þan,þöhret,paraya deðil Sadece Allaha olan kuldanýz
Dört Ýmamla dört Veli’yle kol kola Yalnýz Hâkk’ka giden kutsal yoldanýz
Lüzumsuz özünü bilip de böyle Hâkk aþkýyla yanmýþ sönmüþ küldeniz
Sadýk Daðdeviren Aþýk Lüzumsuz Sosyal Medyada Paylaşın:
ASIKLUZUMSUZ Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.