çalýnmýþ sanrýlarsýn düþlerimden
siyah beyaz karelerden
korkmuþ bir renk düþüyor
gözlerime…
yara alýr kaybetmekten korktuðumuz benlik
beylik sözleriyle bir baþlangýcýn temeli sarsýlýr
ilk adým yorgunluðuna benzeyen
sevilme telaþý
sevme ýstýrabýný da taþýr
toparlayýp sesini gecenin
bir kuytulukta canýný almaya benzeyerek
kaç kentin lekesiyle ýslanýr
bu hezeyan
kaçtýkça ýssýzlýkta çoðalan yalnýzlýða hükmederek
yaþam çürümeden kendine
bitecek belki zaman
bitecek ýþýksýz bir tünel
kör gözün görmüþlüðüne inat
denizle kavuþurken iki nehir kollu ayrýlýk
unutulmuþ bir takvim yapraðýnda kesiþerek
unutma
her derin çizgi
koþan çýðlýða sokulur
yalýnayak
korkma
iki gözünden biri
mutlaka hasret düþürür
diðerine aðlayarak
sözler ki boþluðun sahipsiz efendileri
harabe adreslerin köhnesinde suspus
biri çýkýp aþk’la kelâm etse
kuþkulu bir býçak bilenip þahlanýyor
dilden daha keskin
di’li geçmiþ hikayelerde çürüðe ayrýlmýþ
bir emir kipi
þimdi öl ya da þimdi öl veya þimdi öl
diyerek yuvarlanýr sözcüklerin peþine
yaþamak
sustuðum filmi anlatmaya yetmeyince
elbette bilirim gözlerimin benim olmadýðýný
bu yüzden bakamam ya
utanýrým aþk’a…