yalnızkaranlık
DÖRT TEKERLEKLİ SANDALYE
yalnızkaranlık

DÖRT TEKERLEKLİ SANDALYE


DÖRT TEKERLEKLİ SANDALYE

DÖRT TEKERLEKLİ SANDALYE

Hapsolmuşum dört tekerlekli sandalyeye
Dünyaya dört yanı çerçeveli bir penceden merhaba diyorum
Sabahın ilk ışıklarıyla merhaba diyorum başlayan yeni bir güne
Biraz sitem ve de biraz isyankâr tavırlarımla merhaba diyorum

Güneşin ilk ışıkları dağların ardından süzüle süzüle çıkarken
Kuşlar dillerindeki nağmeleri mırıldanırken
Ben sus pus olmuş siyah beyaz bir film gibi
Hayata merhaba diyorum mahkûm olduğum sandalyeden dört yanı çerçeveli pencereden

Ne çocuklar gibi koşup oynayabiliyorum bir topun ardından delicesine
Ne de özgürce gezebiliyorum yağan yağmurun ya da karın altında ıslanmak adına
Çocuk kalbim hep aynı soruyu soruyor neden
Üç adımla beş karış arasına sıkışmış dünyam diye

Dün babam aylar sonra ilk kez çıkardı beni dışarı istemeye istemeye
Bir kaldırım taşına takıldı sandalyem içim buruldu
Kimse elini uzatıpta yardım etmedi ve bir kez daha kahroldum

Babam otobüse binelim dedi sandalyeme yer yoktu diye bir kez daha içim buruldu
Neden sorusu çınladı beynimde neden hayatım bir sandalye ve dört tekere mahkûmdu diye
Eve geldim çekildim dört etrafı çerçeveyle çevrili camımın arkasına
Bir kez daha ağladım kara bahtım yarınıma

Sanki bu dünyaya ait değildim kendi kanımca
Bir insana verilebilecek en ağır cezamıydı düşündüm küçücük beynimle
Milyonlarca insan içinden bir benmiydim diye hayatta
Keşke hiç gün ışımasın boğulsun karanlığa
Yalvardım Allaha düştüğüm çıkmazlara

ZÜLKÜF KILIŞÇI




Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.