korkuyorum dokunmaya
bütün hüner parmaðýmda
dokunduðu yerde onulmaz izler býrakan
bir buhran serimde
kâh kovulmuþ cennetinde elmayý diþliyorum
kâh kýyama duruyorum tüm haþmetimle
garip bir muamma içinde kayboluyorum
kendi benliðimde
“ben”’lik kispetini giyiyorum kimi zaman
toz kanatlarým giriyor sin/inine
kayboluyorum kimi zaman
//korkuyorum dokunmaya
bütün hüner yüreðimde//
bir ummana doluyorum bir damlaya gizlenerek
ansýzýn semâ’ya dalýyorum gizlice
karanlýk gecelere davetiye çýkarýyorum gündüzüme
bir garip oluyorum avuçlarýma yaðan yýldýzlarý içtikçe
bazen yýrtýyorum gerçekleri aslanlarýn kükreyiþinde
bazen uslu bir kedi gibi nankör
kor yanan yüreðimi üflemeye
korkuyorum…
içi boþ sarnýçlara dalýyorum
yalanla/ gerçeði atýyorum enginlere
elimde sisli bir ayna
boynuma geçiyor vicdanýn yaðlý simidi
daraðacýmda duran nefsimin iþareti
boðuluyorum.
korkuyorum affet demeye
yüreðimde yolunu kaybeden körebe
elimde kandil-i miracý
rahlesinde yol oluyorum
ruhumu üflüyorum beþeriyetten miraca
dokunuyorum yüreðimle kapýna
afet affet…
þimdi
korkularýmý atýyorum ateþe
yangýnýnda sur oluyorum lütfünde
hamt ediyorum tüm zerre’mle
maðfiret!
Ya! Rabbi…
ben ki!…
kim oluyorum?
“hiç”liðimde
kahroluyorum…