Sýk, siyah saçlarýnýn arkasýndaydý hüzün,
Hep sonbahara açýk duran penceresinde.
Belki birgün gelir diye geçmiþ zamanlarý,
Bir selam bekliyordu sonsuzluðun
Aydýnlýk bahçelerinden.
Ruhu, gemilerin uðramadýðý bir limana demirliyken,
Dýþarda yaðmur yaðsa da durmadan,
Islanmýyordu en derin yerlerindeki susuzluðu.
Þaþkýn,
Çaresiz,
Gözlerindeki o korkuyu seyrediyordu;
Ruhunun karlý balkonlarýndan.
Bir tutsaktý uzun yýllar öncesinden.
Gökkuþaðýnýn her rengini taþýrdý yüreði,
Yýllara yenilip gençliðini kaybetti gün.
Dilerdi ölümsüz bir ömür yaþasýn.
Aðaçlarýn daha bol olduðu bahçelerinde,
Bütün yemiþleri dallarýndan sarksýn.
Umutlarýnýn mola verdiði yerde,
Geceler nehirler gibi aksýn.
Bir rüyasý vardý;
Vazgeçilmez olmak!
Açmak bir gülüþle yaprak yaprak…
Þimdi ayný þeyi arayan
Ýnsanlarla akraba oldu hayalleri.
Ayný zamanda sýrlara dökülen aynalarda,
Yaþlýlýðýna bakýyor bulutlu gözleri.
Söndürüp bir bir yaktýðý tüm ýþýklarý,
Ömrünün akþam kýyýlarýna vurup kendini,
Gözlerinde ölen bir gülüþün yasý,
Kýzýl bir topraða doðru yürüyor kadýn…