Hayat Oyunu
Kendi oluþturduðum sahneydi;
Ýkimize ayrýlýk rollerini vereceklerdi.
Sen deliler gibi beni sevecek;
Bir an bile benden ayrýlmak istemeyecektin.
Sonra ayrýlýk, oyun oynayacaktý bize,
Seni benden alacaktý.
Bu gidiþte, sen istekli olacaktýn;
Çünkü akrabanla evlilik yapacak,
Ve paran pulun da çok olacaktý.
Ve sadece adýmý deðil
Adýmýn baþ harfini bile anmayacaktýn.
“Benden hayýr yok, unutsun.” diyecektin.
Ýþte sana verilen alçakça bir rol;
Bana verilen rol ise
Gittiðin gibi seni unutacaktým.
Hiç umursamayacak hiç takmayacaktým.
Ama bilmiyordum, sana böyle tapacaktým.
Ben bu sahnede, hep sustum;
Verilen rolü maalesef oynayamadým.
Oradan oraya,
Meyhaneden meyhaneye savruldum.
Oysa ben seni, senin beni unuttuðun gibi
Unutacaktým.
Senden sonra bir baþkasýnýn elini tutacak,
Bir baþkasýna sarýlacaktým.
Ama tüm rollerin tersini yaptým;
Bir baþkasýnýn elinden deðil
Ýçki bardaðýmdan tuttum.
Býrak baþkasýna sarýlmayý,
Gecenin soðumuþ sokaklarýnda,
Yalnýzlýðýma sarýldým.
Anlaþýlan ben bu oyunu oynayamadým.
Yani hayat bana oyun oynadý!
Sosyal Medyada Paylaşın:
muzaffer gümüştaş Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.