Götürceğim seni
gemilerin batmadıgı yere
Gün kavuşurken çıkıyorum yola
Sevgi bir bilmece aklımda
Senden öğrendiğim ilim
hasreti ücretle çalışan
asgari yokluğun
Binlerce çiçeğe yüz bin ad koydum
papatya lale nergis gül yasemen
Unuttuğum yalan
Binlerce ölüm aklımda
Buğdayın sütünü sağanların adı
çeliğin yüzünü öpenlerin adı
Uyku çiçeği düş çiçeği
Göz göze görüşmede bakış gülü
Çok mu serin sularda uyudum
Katıksız kristal gibi kapalı
gelecek zeytin dalına asılı
Bir karasevda ki yanliz kendine
Yüreğim kırlangıç karası öfkede
ışığında unuttuğum gözlerin
Mum içime yanarken
gidecek yol arıyorum duvarda
nerden gelmelı sana
Hücrem 16m kare
Her gece kabuslu velvele
Terliyorum ölesiye
Seferde yüreğim
Sabahtan akşama
Çakır dikenleri çiziyorum
Acı biberler ağzımda
Sus vurulmuş
Kehribar hayatım sana
Kelimelerden resim yapmak
Yada asılı kalmak duvarda
Gözyaşlarını nereye saklar akan gökler
Akrep yelkovanı sabırla bekler
Duvarlar ötesinde bir yol aslında
Sol yanım kar altında
Çiçege can veren umut
Kısmadan gözlerini bakabılmek ışığa
Karbon monoksit içen sevda
Sigara tiryakisi ayrılık
Bilirmisin gül dalı
Koparda da gelir ellerine
Namussuza göz açtırmaz
Bastırmaz öyle ayagına
Cıgaramdan zehir oda
iliklerim kaldı asmadığın
El yazması bir hüzün
yoksulluğa yaslananan
ümit kırıntısı
Elimde çalakalem çıra
Her gece yazıyorum
Beni unutmayan yanlızlığa
Ne yigitler tanırım
Cigerleri çürüdü zindanda
Ask diyarı paris falan
Filmlerdeki makara
Elimde karınca emeği
Getirdigim hatıran
Kadifelere sarılı yarası
içimde toprak özlemi
yetiyor hala yaşamaya