Nazlý bir beþik gibi sallanýrdý ömrümüz Eylül’de
gönlümüzdü rüzgârýn saçlarýnda savrulan hazan
ne palangalarda uslanmayý bilirdik usul
ne deniz içmiþ bir forsaydýk bir avuç sudan
Hey gidi sevdanýn asýrlýk öpücüðü
nasýr tutmuþ ellerime eðilip bulaþan
demi telveye çalan ab-ý hayat
Feryat vuslat ve milat zamaný þimdi
iþte yine çanlarý çalarken ecnebi gönüllerin
ayýramazken bir aþký dinlerin hududu bile
ben sevmeyi sevdim imkânsýzlarý
Þarka sevdasý sönmez bir ateþken Yavuz’un
muktedir ruhunda erimez miydi Þah’ ýn esvabý
Ey çöllerine ehramlar diktiðim düþman kýzý
denizlerine lal düþmüþ rüzgârlarýn edasýna soyun
bir muhrip gibi nakþeden kýlýcýna sürgün et beni
ben zaten elzemini sevdim aþkta þuursuzluðun
nice kadýnlar geçti de ayýn on dördü gibi ömrümden
ben efganýný sevdim kurt kudurmuþu arzularýn
ne Eylül ne Nisan ne de Temmuzdu adýn
baharda muþtulanmýþ bir Balkan kýzýydýn düþlemimde
yaþýmýn yetmiþinde bile duru bir nihandý dudaklarýn
diyetti/ ödünçtü/ borçtu sana ruhum
ben zaten yokluðunu sevmiþtim umutsuzluðun
Nevzat KONÞER
Ocak 10