yokluðun iki elinden sýmsýký tuttuðumdan beri,
aþkýn iki yakasý bir araya gelmiyor…
söz sükuta varanda
ellerimi kanatan yorgun bir gül oluyor
gözbebeklerimde gün...
peþi sýra koþar gibi bir vapurun ardýndan,
koþup geliyorum sana doðru pür telaþ…
coþkun bir ýrmak olup çaðlýyorum kimi zaman,
sonsuz bir derya oluyorum, kavuþup dinginliðine,
ve tenindeki tuza kanýyorum doyasýya
her gece …
ve her gece beni terleten bu rüya,
kül renkli güneþleri bile döndürüyor güle.
sensizliðin damarlarýmda kol gezdiði akþamlar,
yaðmalanmýþ saatleri çiðniyor havsalam…
bir serçenin kanadýndan süzülüyor hatýralarým,
kelebek telaþý var yüreðimde gizliden gizliye
zaman/sýzým…
kavlini kalu beladan aldýðým bu aþkýn,
çivit mavisi sýrrý dökülüyor gecelerime.
kadim bir kelamdan arta kalan bu aþk sanrýsý,
siyaha boyuyor ondördünü ayýn.
yýlgýn bir an/delip geçecek
kirpiklerimin arasýndan usulca.
çatlayacak kalbi arzýn.
yalnýz asya’ya isnad edilen,
bu istisna hikayeden,
kor yüreklere gürzü deðiverecek korkarým ferhat’ýn...
feri çekiliyor gözlerimin,
kalbimde müzmin bir sýzý,
þakaklarýmda her güz yenilenen güz sancýlarý...
baharda tomurcuklanan güllerin
kasýmda sarý sabýr hasadýndayým.
ve yokluðunda,
resmidir üryan kaldýðýmýn
mekan/sýzým…
göz daðý verme bana aþk !
ben kaf daðý’nýn sultanýyým…
çölün dilini çöz leyla!..
aþk, lal kalmasýn…
nazdar kelâma tövbe..
yazarsam; kalemim kýrýlsýn…
yokluðunda,
bilirim ki; aþk/sýzým…