Ne acýklý türküler, þiirler dinledik gurbet yolcularýndan yaralý kalplerin aðýtlarýný sinemizde sakladýk. Gözyaþlarý sel, her veda bir ölüm fermaný acýmýzý ellerimizle bastýrdýk.
Bizler, ekmek derdinde vatanýndan ayrýlan dostunu sevdiðini yaslý býrakan farklý memleketlerden dar aðaçlarýna asýlan insan suretleriydik. Mutluluktu aslýnda zamandan çalýnan farkýna varmadan. Ve vakit bir kum saatinin aðýrlýðýnda akarken memleket kokulu hasret rüzgârlarýydý gözlerimize tozunu kaçýran.
Her ayrýlýþýn farklý bir kimliði ve hüzünlü hikâyesi vardý, acýsýný yüreðinde barýndýran. Yeniden buluþmalarýn heyecaný bir martýnýn kanadýndaydý, hangi vakit avuçlarýmýza konacaðý belli olmayan.
Oysa, kavuþmalar da mutluluk getirmezdi çoktan unutulmuþtu giderken el sallayan. Geride kalanlar anne, baba, evlât, bazen yarendi.. Gurbet denilen zehir, özlediklerinin yaþlandýðýna þahitlik edememekti.
Yýllar yarim dediðin insanýn saçýndaki aklarla ve yüzündeki çizgilerle dans ederken bazen gelip bulamamanýn, yahut dönememenin yani ölümün ta kendisiydi gurbet.
Bir simit, ya da demli bir çayýn kendi topraðýnýn kokusunu içine sindirerek çekememektir. Gurbet denen yolculuk Ezan seslerine hasret, sessizce iç çekiþtir....
Düzenlemede yardýmlarýný esirgemeyen Sayýn Rapunzel´e teþekkürlerimle.... Sosyal Medyada Paylaşın:
Tayfun54 Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.