uzattým elimi,
yokluyorum ince ince
küçücük ellerimle
karanlýk bir kuyu dibini,
ve yoluyorum
karanlýðýn ördüðü saçlarýný gecenin
düðüm düðüm...
ayýn þavký vururken tenime
bakmayasýn sakýn, ay yalazý gözlerime
diri deðil, ölüyüm...
ve soruyorum kendi kendime
sensiz/
bu benim kaçýncý doðum günüm?...
uzattým elimi,
ekiyorum kendi ellerimle hüzünleri yüreðime
tek tek…
sarmaþýk bir aþk doðuyor gül niyetine.
zorluyor can kafesimi
biçâre…
ve soruyorum;
nerede benim aç/a/mamýþ güllerim,
nerede yüzümde bir nebze tebessüm ?
sensiz/
bu benim kaçýncý doðum günüm ?...
uzattým elimi,
imbikten süzüyorum
ve ayýrýyorum çilekeþ bir þiiri
karaya vuran ellerinden...
ve arýyorum mai/den bir iz
inatla gecenin karasýnda...
kapatma gözlerinin tentesini sakýn!
daha çok var sabaha.
korkarým karanlýktan, yoksa/n
elim böðrümde kala kalýrým
göremezsem yýldýzlarý saçlarýnda/n
þafaða dönük yüzüm
sensiz/
bu benim kaçýncý doðum günüm?...
/oysa nisan
ne de münbit idi
ekimlere tezat.../
doldur !
ne kadar varsa...
elimde Leyla’dan yadigâr nisantasý
gözyaþý...
ha senin,
ha benim,
fark eder mi ?
/ mai /