MÂZİ…
mâzi….
ne uzak
ve ne yakýn
kapaklý bakýr sahanda
kusursuz eski bir lezzet gibi halâ
durur damaðýmda...
ah..geçmiþin o sevgili dehlizlerinde
mütemadiyen yitiþlerle
niye hep o zamansýz med-cezirdeyim
bir gider bir dönerim býkmadan
kadife yosunlarý tenimde hissederek
ürkek adýmlarým kayar küflü malta taþlarýnda
sonra derinde bir yerlerden
iç sýzýsý gibi perde perde
o güzelim tango sokulur usulca
nicedir misafirliði bilmem
o köhne lâternanýn süsü solmuþ tahtalarýnda
ah eder buðulu sesiyle
"mâzi kalbimde bir yaradýr..."
durup dinlerim
o eski sevdalarýn iç burkan yalnýzlýðýný
eflatun sislerin arasýnda döner baþým
uçuþur eteklerim
döne döne savrulurum zamanýn tozlarýnda
itiyadýdýr
her gün mutlaka
sabah ezanlarýnýn sabâlarýnda
tül sislere bürünmüþ
beyaz bir yalýnýn mahrem rýhtýmý çýka gelir yâdýma
arka bahçede kuytu bir hanimeli çardaðý
göz nuru dantel örtülü bir masada buluþur
mahçup saflýðý eskimemiþ
yaþlanmamýþ iki çift elin sýcaklýðý
ve karanfil kokulu
tarçýn kekreli
yakuti kýrmýzý bir viþne þerbetince
incecik kesme kristal bardaklarda yudumlanýr
tazelenir sevda
gözyaþý gibi damla damla
akar içime eski zamanlar
sonsuzluða Ýhlâs biriktiren
özlemi hiç dinmeyen bir ben kalýrým
ve yaþarým
yorgun gönlümde vakarýna gölge düþürmediðim
soylu suskunluðunda mahfuz
uðurlanmýþ genç bir ölünün ardýndan
gönderilen Fatihâ’larda…
Ceyda Görk
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.