Yanaðý gamzeli çocuklar büyüttüm içimde,
baþýmý dayadýðým o ahþap pencereleri dirilttim,
göz kýrptým çatýlarda ölen güneþe
ve inadýna uzadýkça uzadý yol...
Kuzguni bir perspektif renginde çoðaldý,
ayaðýný sürüyerek geçen yorgun insanlar...
Kadýnlar saðanaðýn camlara vuran
damlalarýný toplamaya çalýþýyorlardý:
ama olmuyordu iþte,
mümküne uðramýyordu arzular,
kýr belini rüzgâr diyordum; kýr belini...
otur daðdaki herhangi bir maðaranýn yaný baþýnda
dinlen, kurtlar bile uðramaz sana,
sen de uðrama bana!
Býrak adam gibi yaðsýn yaðmur,
etekleri açýlmasýn minik bir kýzýn.
Baþýmda esen sakin bir yel
ve dilinde yoldaþlýðýnýn yemini…
Saçýma el yordamýyla sürdüðü el,
yüreðimi okþamaya gönül vermiþ.
Ben elimde kýrýk saz ve dilimde hicâz
ortalýklarda dolaþýyorum!
Ruhum çocukluðumun camlarýna niþanlý
ve baþý baðlý bir masal perisi biraz.
Ben yanaðýmda gamze, içimde erinç;
diyar diyar geziyorum hayallerimi.
Demir parmaklýkta büyüyor hüzünler,
üstelik mor entari giyiyor efsun çiçekleri,
bakarken bana pencereden!
Sen, ey vataný meçhul esinti,
rüzgâr diyorum, ey deli rüzgâr!
Gelme, istemem cümlesini nefesinin,
tenimde çýldýrmýþ ateþler var!
Býrak, kendimle yanmayý seveyim
Býrak, dibimde köz tutsun anýlar!
Nevzat KONÞER
Mayýs 09