ne merhemler sürmüþtü
tek bir yanýk iz bile kalmasýn diye
oysa sürseydi bir çift söz
“seni seviyorum” diye
baðlamayacaktý kabuk baðýný
daðlamayacaktý aþk
yanmýþ hayatý
bir lotusun yapraklarýnda baþlýyor güneþ doðmaya
mekânsýz bir cinneti aðýrlar gibi
korkunun gerekli bir aný komplo kuruyor düþlere
daha düþmemiþken çarklýnýn diþlerine
kýrmýzýya dönüþmüþ hayatlar geçiyor kuþ sürüleri ile
özgürlüðü verilmiþ
kanatlarý alýnmýþ
kör gözlere
kendine bakmakla eþ deðer bilen ayna
sýrrý kayýp kentler kadar eskitiyor geçmiþi
dünyanýn özünde yatan gerçeði
hiç gibi silerek
gizini taþýn sabrýnda unutan
kullar çizerek
kederi ile ortak bir yazgýdýr
satýlmaya deðer bulunan gurur
tevekkülü borç bilip
dolduruyor alacaklý defterini
her sayfasýnda yanlýþ hayatlarýn
yanýk izi
umudu bebek gibi emziren
rehin alýr göz bebeklerini
kuþkulu ayrýlýklarla büyütür
sonra ve öncesiz olarak sevmek için
hep baþka biri olmak için
ayný dilde ekþimiþ hasreti kucaklayan kalp
ihaneti deðil
öðrendikçe susmayý
ayrýntýlarý bekletir
o doyumsuz nefretin tespih tanesi büyüklüðünde
aþk’ýn keskin kýrbacý vurgulanýyor
çoðalýyor bir sývýnýn içinde
çizdiði yol haritasý tende
nehir kollu yalnýzlýk çaðlýyor
kesikler
tamamladýkça kabûlümü
sesimde yetim sevdalarý yalýn bir býçak
kaç kez daha böler ki
tam ortasýndan yarým cümleleri
her aþk yanmýþ hayatlarýn
yanýk izi…