Bu nasýl melankoli, bu nasýl deli sevda ? Bir “hoþça kal” demeden bu ne hazin bir veda ! Oldu mu be Cumhur’um istediðin oldu mu ? Salah’ýn okunurken; çok sevdiðin duydu mu ?
Ýki bin sekiz yýlý, Nisan’ýnýn dördünde Yirmi üç sularýnda; sen, “Avrupa treniyle” Çekip de gidiverdin gecenin bir yerinde Bizleri yas’a boðdun, anlatýlmaz biçimde.
Ah be, deli oðlan ah, daha geçen gün senle Baþ baþa vererekten yazdýðýmýz þiirde ! Hani, mahkum etmiþtin; sen, O’nu sensizliðe Oysa, þimdi mahkumsun ebedi sessizliðe.
Askere gidecektin, gözümüzde kraldýn kral Niçin, küstün hayata; niye bozuldu kural ? Hey gidi hey, hey gidi, hey gidi; Cumhur Ural Böyle mi iner perde, böyle mi olur final ?
Geride kalanlarý gözü yaþlý býraktýn Hani ben ustan idim, sense bende çýraktýn ! Bu þiir senin için; bu da, en son mýsraðým: “Ruhun þad olsun koçum, nurla dolsun topraðýn.”