bohçasýný hazýrladý gidiþ
.
.
.
adýný bilseydim eðer öyle seslenirdim
kendime
aþk’ý bilseydim eðer öyle düþerdim
kendime
görmeyi bilseydim eðer öyle bakardým
kendime
sözden önce gövdeye iner boþluk
gözden önce kalbe indiði gibi hayat
dudak kenarýna teyellenmiþ her tebessüm
tüttürülen ayrýlýðýn acýsýný savurur
o an bir yaradýr kabuk
elden ele gezinir
kalpte ezilir
yaþamýn istisnasýdýr yaradýlýþ
aslýnda yaratan kadar yalnýz
her þey zamansýz bir sokaðýn ucunda baþladý
ýþýðý görme telaþýnda
kocaman bir gökyüzü arama sevdasýnda
hiç kimse kalmayacak
bir gün tek baþýna
ki
baktýðýmýz kadardýr
ömür dediðimiz ayna
gölgesizler
bedensiz ruhlar
bedelli bedenler
ucu açýk sabrý inkârla besler
yalan ve nefret
seni yarattýk bizi yaratman için
aþkta
günahta
kulunu terk eden tanrýda
bütün közlerde küllenenin adýyla
ölümden öte yol giderek baþlayan zaman
eksilmek için eksiliyor
baþýboþ býraksa kendini piþman
kör kuyulara atýlsa da
çýðlýðýn bellidir yeri yurdu
hiç kimse kalmayacak
bir gün tek baþýna
ki
bakamadýðýmýz kadardýr
ölüm dediðimiz ayna…
alicengizoyunu
(…bir gün tek baþýna, bizim için þiir demekti… yalnýz kalamayacaksýn demiþtim deðil mi…)