gün ýþýðýndan sýyrýlmýþ ölü ten rengi bakýþlarýn
göz kapaklarýnýn altýndan savrulmak için çýrpýndýkça
tanýdýk bir öfke mesafedir o an günaha
oysa yaþadýðýn aþk
denk deðildir gittiðin yola
ben ki hangi bensem bilemedim
sözlerimde mahfuz bir ihaneti sen diye bildim
ederi peþin ödenmiþ bir kulluk
kaderinin eþiðinde durdukça
gölgesi doðarmýþ kedere
tenhanda bir ölüm peydahlanýyor
sarýldýkça kendine hasret
tevekkül imana zamansýz doðuyor
ben ki hangi bensem bilemedim
kollarýmda mahfuz bir hasreti sen diye bildim
direndikçe kalp bir itaatkâr
aþk bu
kalmaz ki yanýna kâr
þimdi dilini savruk bir sitem suçluyor
ayný dilden geçiyor inkar
sesteþ isyanlarýn toplandýðý mahþeri
ki
orasý ne cennet ne cehennem
içimde ikrar
sürme çekilmiþ karanlýkta
bahtýma taht diye kuruluyor
ben ki hangi bensem bilemedim
alnýmda mahfuz bir adý sen diye bildim
kör kuyulara sevi yaðmuru yaðdýkça
iki rahmet çekilir huzura
huzurunda hafýz indirince melekleri omzundan
sökülür yutkunduðum düðümler
ahh sevgili…aþk mücerreptir yusuf’un dilinde
bense tam burada ölürken buldum
aþk’ý senin suretinde
ben ki hangi bensem bilemedim
ölümde mahfuz bir hayatý sen diye bildim