MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

NAZIM (3)
Oğuz Can Hayali

NAZIM (3)


“Denizde balýk kokusuyla(*)
döþemelerde tahtakurusuyla gelir
............Haydarpaþa Garý’nda bahar.
Sepetler ve heybeler
............merdvenlerden inip,
............merdivenleri çýkýp
............merdivenleri tutuyorlar.

Polisin yanýnda bir çocuk
............-tahminen beþ yaþýnda-
........................iniyor merdivenleri.
Nufusta kaydý yok
fakat ismi Kemal.

Merdivenleri bir heybe çýkýyordu,
............bir halý bir heybe.
Merdivenlerden inen Kemal
............yapa yalnýzdý,
........................-kundurasýz ve gömleksiz-
........................ortasýnda baharýn.
Açlýðýndan baþka bir þey hatýrlamýyor,
............birde hayal meyal
........................karanlýk bir yerde bir kadýn.

Merdivenleri çýkan heybenin
kýrmýzý, mavi, siyahlý nakýþlarý.
Halý heybeler
............ata, katýra, yaylýya binerlerdi,
þimdi þimendüfere biniyorlar.”


Burasý
þirin martýlarý,
dost dalgalarý,
dalgakýraný,
yeþil yosun sakallý yaþlý dubalarý,
isli paslý
yaðlý halat baðlý
döküm babalarý,
giþesi,
rýhtýmý,
büfesi
ve
oteli ile
Haydarpaþa Ýskelesi,
eskilerin Haydarpaþa Ana Garý,
bugünün Ýstanbul Kültür ve Sanayi Fuarý.

Düz, yalýn ve bilge
üç merdiven üstünde
bir bronz heykel
kalýn, uzun, kýþlýk mahpushane abasýný sermiþ altýna,
bir ayaðýný denize doðru uzatmýþ
hafif yana yatmýþ
oturuyor.
Bir eli
ütüsüz kýrýþýk keten pantolonunun dizinde,
öbürünün dirseði
yanda duran mermer sandýðýn üstünde.
Elinde
ucu süngü gibi sivri tunçtan kalemi ile...
Hayýr yazmýyor!
Neden mi?
Yazsaydý kaðýda deðerdi kalemi!

Tunç heykelin
dirsek altýndaki sandýk üstünde
bir kaðýt duruyor,
mermer oda ve sýðmýyor sandýða;
Salarak kendini aþþaðýya,
basamak-basamak
basarak merdivenleri,
dalgalý bir örtü gibi
kayýyor iskele meydanýna.

Bu adam
býçak gibi aðzýný açmadan
tutuyor elinde
demir, bakýr, kalay, kurþun karýþýmý tunçtan kalemi.
Öne eðimli boynu uzamýþ dim-dik ileri,
kýpýrtýsýz, kararlý, maðrur ve derin gözleriyle
ne bakýyor kaðýda
nede kalabalýða,
bakýyor yalnýzca denize.

Ýki martý
-tunçtan deðil canlý-
biri kývýrcýk saçlarý üzerinde heykelin,
diðerinin boyu heykelin kulaðýna deðin.
Ýlkin birþeyler söylüyor
sonra baþýný öne eðip, kanat çýrpýp gülüyor
-ya da bana öyle geliyor-
Heykel maðrur,
heykel ciddi,
heykel tunçtan,
heykel taþ gibi suskun duruyor.
Heykel, heykel olmanýn,
bu basamaklarda oturmanýn
sorumluluðunu duyuyor.

Diðer martý
-Heykelin kývýrcýk saçlarý üstünde duraný-
açtý gergin kanatlarýný çýrpmadan,
kayýp-kondu diðer koluna bu sorumluluðun.
Omuzundaki;
Uzattý bir kanadýný geri,
diðerini gagasý önünde tutarak
ve heykelin kulaðýna usulca birþeyler fýsýldayarak,
ona geride duran
Haydarpaþa Gar Oteli’ni gösterdi.
Her otu yemesini gayet iyi bilen ben,
martýcadan hiç anlamam ama,
zannýmca;

"Haydarpaþa Garý‘nda..."

Diye baþlayan bir þiir konuþuluyor;

"1941 baharýnda
…………saat on beþ,
……………………merdivenlerin üstünde güneþ
………………………………yorgunluk
…………………………………………ve telaþ.

Bir adam
…………merdivenlerde oturuyor
……………………birþeyler düþünerek.“
………………………………Zayýf,
………………………………korkak,
………………………………burnu sivri ve uzun, yanaklarýnýn üstü çopur…“


Ve tuhaf þeyler düþünmekle meþhur
olan
Galip Usta deðil bu adam.
Belli ki;
kalýn, uzun, kýþlýk mahpushane abasý üstüne yayýlmýþ
hafif yana yatmýþ ve boynunu ileri uzatmýþ,
kýpýrdamadan
denize bakan
merdivende oturan kiþi,
þairin kendisi;

"Merdivenlerden mahkümlar çýkýyordu
…………þakalaþýp
…………gülüþerek.
Üç erkeK
bir kadýn
…………ve dört jandarma.
…………Erkekler kelepçeli,
kadýn kelepçesiz
jandarmalar süngülü.

Merdivenler üstünde bir kayýsý gülü,
bir cigara paketi,
…………bir gazete kadý.“
Bir mahküm baþýný kaldýrýp heykele baktý;
„Mahkümlar durakladý,
jandarma Hasan
…………tokalaþtý Ahmet onbaþýyla,
jandarma Haydar
…………aldý yerden boþ paketi
…………soktu cebine.“


Dur hele Kara Zurna,(**)
sen yine hepten sapýttýn!
O günün Ana Garý‘ný
bugünün "Ýstanbul Kültür ve Sanayi Fuarý" yaptýn,
bir þey demedik:
" Mahkümlardan biri þairin kendisidir." Dedin,
haydi onuda yedik!
Diyelim ki bu adam;
„Merdivenlerde durup heykele bakan“
mahküm þairin kendisi,
ya bu Tunç Heykel de neyin-nesi?“
Ayrýca
1941 yýlý nere, bugün nere,
aradan üç çeyrek yüzyýl geçmiþ bre!
Bu mahkümlardan biri nereden bilebilirdi ki
günün birinde
bu merdivenlere
heykelinin dikileceðini?
Sen karýþtýrmýþsýn herþeyi.

Valla,
75 yýl nedir ki usta?
Bakarsýn 3 çeyrek yüzyýl sonra,
-tahminen 2100 yýlý ortalarýnda-
martý olarak
tekrar gelirsem dünyaya,
konarsam bu sorumluluðun kývýrcýk saçlarýna,
uçmadan gergin kanat açar,
çýrpýnmadan sýçrar,
kayarsam omuzuna
ve
fýsýldarsam martýca kulaðýna
75 yýl önce yazdýðý þiiri;
75 yýlda gelmiþse
ustam buraya kadar
demek ki daha bir 75 yýlý var
heykelinin dikileceði.
Bence þair
ileriyi görebildiði sürece þairdir.
Ýnsan olduðu için ölür
ve
yýllar sonra gelir,
ayný merdivenlerde
dikili heykelini görür!

(*) HAYDARPAÞA GAR OTELÝ ÞÝÝRKAYELERÝ (9) da yer alan bu þiir olumlu bir baþlangýç olmasý nedeniyle 1.nci kitabýn baþýna alýnmýþtýr. Yana yatýk dizeler; Nazým Hikmet’in MEMLEKETÝMDEN ÝNSAN MANZARALARI kitabýndan alýntýdýr. Ona özgü satýr kaydýrmalarý(Bilgisayar Teknik-Zorunluluðu nedeniyle) noktalanarak ileri itilmiþtir.
(**) KARA ZURNA adý „Kara Hiciv Felsefe“ ile þiir yazan þahsýma aittir. Bunun örneklerini internette okuyabilirsiniz.

Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.