MEKTUP (2)
Bir zamanýn zarfllarý
sararmýþ saman kaðýttandý,
kocaman rakamlý 2-3 renkli,
kenarlarý týrtýllý soluktu pullarýn.
Yalardýk pul ardýný
ve kenarýný zarf kapaðýnýn,
yapýþ tadý asýlýdýr hâlâ
damaðýmda
tutkalýn.
Ýnternet doðmadan önce
mektup adlý kaðýda
-bunu çoðunuz bilmez bence-
umut, mutluluk, sevgi ve acýlarýmýzý
yazardýk týka-basa,
sokar zarfýn içine,
kapatýp koþardýk
postahaneye nefes-nefese;
Memur amca yuvarlak
tak-tak
mühürü ile damgalasýn diye.
Resimler çizerdik zarf arkasý yada kaðýda,
-bazende cümleler arasýna-
boyardýk utancýmýzý süslü-püslü
anlamý gizli üstü;
Renkli kalem, sulu boya bir yapraðý,
bir dalý,
yada bir çiçeði masumca
Þapkasý siperli postacý amca
en büyük kahramanýmýzdý bizim,
-Örümcek adam, Matrisk yada Betmen gibi sizin-
omuzuna asýlý meþin çantasý türlü bomba ve silahlarla
dolu olmasada,
beklerdik yolunu,
hasret ve umutla dolu onu.
Merdivenin basamaðýna koyardý ayaðýný,
alýp-çýkarýrdý meþin çantasýndan
mahalle adlarýna göre lastikle baðlý bir tomarý.
Yoktu o zaman
posta kutusu falan;
Okunaksýz adlarý zil üstünde oturanlarýn
yada apartmandan çoktan taþýnanlarýn.
Hepimizi tanýrdý,
bazen isimleri bize sorardý,
zil çalmasa bile yukarý çýkar verirdi,
yada gülümseyerek bize el ederdi
içi umut dolu
bir mektubu.
Sosyal Medyada Paylaşın:
Oğuz Can Hayali Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.