Kardeşim
Akþam saatleri, gün yavaþ yavaþ karanlýða dönüyordu kardeþim...
Gerçi gündüzde karanlýk gibiydi, içimdeki sýkýntýnýn, içimdeki hüznün dili yoktu.
Tercüme edilmiyordu...
Sanki akþam olacaklar içime doðmuþta dünya bana erkenden kararmýþtý kardeþim.
Üzerimde nedenini bile bilmediðim,
tanýmlayamadýðým bir yorgunluk vardý,
içim içime sýðmýyordu kardeþim.
Ferdi iki defa aramýþ, hani yorgundum demiþtim ya,
öyle uyuyakalmýþým, aradýðýný bile duymamýþým kardeþim.
Sonra Kadir’in aramasýna uyandým,
açar açmaz "kötü bir þey oldu" dedi.
Ne diyorsun sen? Dedim.
Söylemedi kardeþim!
Sonra Ferdi’e döndüm, açar açmaz "neredesin abi sen, Muzaffer abim öldü" dedi.
Ne diyorsun sen, ne saçmalýyorsun sen dedim!
Öldü dedi kardeþim, senin için öldü dedi.
Hemen Kadir’e döndüm, Ferdi’nin dedikleri doðru mu? Diye sordum!
"Acýmýz büyük, ne diyeceðimi bilmiyorum" dedi.
Öldü dediler lan senin için, öldü dediler.
Aðabeyin ne hale düþer demediler!
Öyle kolay dediler ki, sanki sýradan birinden bahseder gibi "kardeþin öldü" dediler.
Feleðin þaþmasý ne demekmiþ, o gün öðrendim kardeþim.
Sanki geceyi aydýnlatan ay üzerime çökmüþ gibi,
Sanki dünya baþýma yýkýlmýþ gibiydi..
Ne acým dindi, ne gözyaþým kardeþim,
Ýki saatlik yol bitmek bilmedi,
camlardan izledim gözyaþlarýmý, silenim bile olmadý kardeþim.
"Kardeþ acýsýnýn da imlasý yokmuþ" meðer,
kardeþ acýsýnýn da dili yokmuþ,
rengi yokmuþ, sancýsý çok yükü aðýrmýþ kardeþim.
Biliyor musun?
Hep içimde bir umut vardý, sanki sen bir yerden çýkacak gibiydin!
Sanki hayattaydýn bizim yanýna gelmemiz için böyle bir þey yaptýn!
Morga gelince anladým kardeþim,
morga gelince ümidim bitti,
takatim tükendi,
az önce "sanki ay üzerime göçtü" demiþtim ya, iþte o an göçtü kardeþim.
Tabutunu taþýttýlar bana,
tabutuna dokundum,
babamýn yanýnda aðlayamadým bile kardeþim.
O da yýkýlmýþtý, güçlü görünmeye çalýþýyordu ama deðildi,
yýkýldý dað gibi adam, evlat acýsý yýkmýþtý kardeþim.
Kendime mi yanayým, diðer kardeþlerime mi?
Anneme, baba mý yanayým?
Yoksa eþine ve çocuklarýna mý bilemedim!
Sonra karakola gittim, senden geriye kalanlarý almaya,
teker teker, renk renk kayýta geçtiler.
Atletini gördüm, kesmiþlerdi.
Neden kestiniz? Diye sordum..
Memur bey, mecburduk dedi,
boynunu büktü kardeþim, gözyaþlarýmý görünce benimle birlikte aðladý..
Çantaya doldurdum, gücüm yoktu zaten, ne çantaný taþýmaya ne de kendimi taþýmaya,
bir ara gözüm karardý,
düþmek üzereyken memur koluma girdi bir süre daha içeride beklettiler,
sonra iki çanta elimde çýktý karakoldan...
Babamýn yanýna geldiðimde boynu bükük,
bir bana bir Hüseyin’e, bir Ferdi’e baktý, çaresiz çaresiz izledi bizi,
sanki gözleriyle bizi seviyordu kardeþim.
Biz kokunun sindiði arabayý da alýp,
Hüseyin ile döndük geriye, ev kalabalýk,
gelenler olmuþ kimse kalmayýnca çaresizce yine seni morgda yalnýz býraktýk kardeþim.
Öðleden sonra "cenaze" geldi dediler...
Cenaze dediler lan sana cenaze…
Adýn bile unutuldu hemen, koþtum kardeþim gelmiþ diye ama bu defa cansýzdýn,
bu defa seni son görüþümdü.
Çok kalabalýktý cenaze namazýn,
kýldýk buna kýlmak denilirse,
"Hakkýnýzý helal ediyor musunuz" diye sordu imam,
" Helal olsun" dediler,
öyle içten öyle yüksek sesle dediler ki yer gök inledi kardeþim.
Cenaze arabasýna bindim,
son kez seninle yolculuk yaptým,
yüreðimin acýsý,
gözyaþýmýn dinmediði yetmez gibi kendi ellerimle koydum seni topraða..
Býraktýk seni öylece, sen topraðýn altýnda biz topraðýn üstünde...
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.