bu gün öldüm ben,
sahte bir ressamýn fýrça darbesiyle
silindim tablodan.
oysa kalbim sufi
fikrim devrimci
sevgim inci gibiydi benim;
ama tam bu gün öldüm
kendime gömüldüm ben.
öyle bir eylül geldi ki bana
balçýkla sývandý gökyüzüm
gün karardý
güneþ söndü birden.
dediler ki,
düþünmeden yaþamalýydýn
bir gözün kör olmalýydý bu alemde
bir kulaðýn saðýr,
emek aþký
namuslu sevda aðýr gelir bu düzene
hadi çaðýr da kurtarsýn seni sevgi
istersek kalbini itlere yedirir
düþlerini bitiririz
istersek umutlarýnla biz seviþiriz
sana ne!
iþte o zaman öldüm
nefesim yük oldu göðsüme.
çýðlýklarý duyduðumda ölmeye baþladým zaten,
rüyalarým durdu
kurudu damarlarýmdaki kaným,
gözlerimde pranga
yaralarýmda tuz;
topuz gibi indikçe beynime korku
firar etti aklým sorguda,
dilimi otuz diþim tuttu
melekler aldý sesimi
kendimi zor çaldým pislenmiþ geceden;
ama insanlýðým kaldý askýda.
iþte tam bu gün öldüm,
oysa sonbaharý seviyordum ben;
sonbaharda eylülü,
eylülde yaðmuru özlüyordum;
yaðmurda ýslanmayý
sevdiðimi beklerken
bir aðaca yaslanmayý düþlüyordum.
ama bu gün öldüm ben,
sizlerin sayesinde
birden kayboldum sislerin arasýnda,
alýn ressam efendi
ölülerden selam getirdim size
çekinmeyin
al renge sürün fýrçanýzý
cesetleri de çizin resminizde.