Baþlarken ruhumun ateþi ýzdýrap deðil zevk verirdi. urganlara dizdiðim ahþaptan boncuklar bir sýr gibi dökülüp saçýldýlar. kar yaðýyordu telaþlý bir kadýn doðuyordu. Bilmeceleri bilmeden, okumayý sökmeden... Beyaz teninde açan gülleri kurutuyordu...
Dilenen bir çocuk gibi bakan gözlerinden yanýk mektuplar süzülüyordu. daha temiz olan ne vardý yeryüzünde merhametli bir kalbin verebileceklerinden... Hünerli insanlar kelimelerini keskin bileyip maharet gibi dokunduruveriyorlar. Oysa namluda bekleyen bir mermiydi gülüþün ben pamuklara sarardým cümlelerimi senin kulaklarýn iþitmeden önce okþardý inceden yüreciðini...
Örüyordum saç tellerinden duvarlar kendime yürüyordum ritmik sayýlar sayarak içimden... Gece lambasýnýn altýnda tüy gibi uçuþan kar tanelerini ilham edinmiþtim öpüþen bir çiftin silüetini çizdi oraya zihnim. gölgesinde filizlenen keder tohumlarýný görmezden geldim... Çuvala yükler gibi hoyratça anýlarýmý kýrýk bir kaldýrým taþýnda; dinlendiðimi hayal ettim...
terliydi avuç içlerim telaþ ele geçirmiþti hücrelerimi bir þeyi beklemek farklý gelmeyeceðini bilerek g(özlemek) farklý iþte böyle yazdým günlüðüme... Küstürdüm satýr aralarýný.
ben sevgimi yücelten o notalara parmak uçlarýnda dans ederek vurdum... benim mizacýmdý bu siyaha dönük saçlarým, büyüyen gözbebeklerim zincirleme kýrýlan bir hayaldi bu.... Eksiðini bulduktan sonra fazlasýna yeltenmeden o derin ve sisli karanlýða sýrtýmý dönmeden, hafýzama ’’ unut’’ emri verdim... çünkü emre itaat ederdim.