Kim bilir kaç imtihandan çýktý ýrkým alný ak
"Bitti" derken son musîbet derde dûçâr kýldý Hakk
Ýz býrakmaz zannederdim kalbe kasvet her belâ
Yandý heyhât yandý sînem sanki dersin Kerbelâ
Hem basîret dersi verdik hem bakarken kördü göz
Sözde kardeþ bildiðinden çok ihânet gördü göz
Mûteber bir kul sanýrken, pîri fânî bir beden
Yen içinden yivli hançer, haçtý sarkan cübbeden
Bakmadan hiç rûz-i mahþer, fasl-ý ukbâ kýsmýna
Secde etmek pek hazin þey kutlu kavmin hasmýna.
Sûretinden iz ararken bunca yýldýr lâinin
Sezdi millet maskesinden, bed sesinden hâinin
Saldýrýrken her cenahtan iplerinden kurtulan
Garba bayram oldu hüznüm, cân evimden yýrtýlan
Lav yaðarken gökyüzünden kin kusarken top, tüfek
Kim bilir kaç anne eþsiz, þimdi öksüz kaç bebek
Sendelerken bombalardan silkelerken zelzele
Yek vücut hem tek yürektik! Belki ilk kez; el ele!
Bir hayalken Nesl-i Âsým, kaybolurken her umut
Gür sesinden göçtü birden þems önünden son bulut
Ülkümüz bir türkümüz bir, bir yürekten þarkýmýz
Ayný dâvâ, birdi düþman; yoktu artýk farkýmýz
Bir taraftan tanka taþlar bir taraftan secdemiz
Tan doðarken dindi feryâd indi kâbus perdemiz
Her saat bir yýldý sandýk; hiç tükenmez, çok uzun
Bolca ibret dersi aldýk onbeþinden Temmuz’un
Garba sorsan, yoktu eksik, tüm hazýrlýk tam idi!
Gün batarken dîdesinden damlayan hüzzam idi
Âh çekerken intizârdan ecnebînin bestesi
Tamdý çoktan kayd-ý Firdevs, nesl-i Kâbil listesi
Ayrýlýktan muzdaripken can sýkarken her gedik
Þerri gördük silkelendik bir aðýzdan dur dedik
Yaklaþýrken her delikten zehri âfet engerek
Ýntihardýr zevke dalmak hem haramdýr her döþek
Yerle yeksân olsa gülzâr, yansa yurdum eskaza
Kavm-i Türk çün þan þereftir ceng-i ekber, her gazâ
Biz ki en son kal’a - burcuz, Hakk’ka tâbî öncü iz
Türk’ü bekler puslu daðlar, þer tuzaklar, sýð deniz
Ahdimiz var söz ezelden; bilmeyen çok; arz olur
Cenge dâvet varsa þâyet, Türk’e destan farz olur...
Mecit AKTÜRK
Fâ’ilâtün / fâ’ilâtün / fâ’ilâtün / fâ’ilün