İSTANBUL ŞEHRİ
[ italik
Çam kokulu bahçeler, leylâk kokan sokaklar,
Erenköy’ün köþkleri, Üsküdar’da konaklar...
Sarayburnu, Gülhane ve Haliç, Altýn Boynuz,
Eyüpsultan’da huzur, orada zaman sonsuz...
Zümrüt bir yüzük taþý gibi parlar Çamlýca,
Bir yanda kýzoðlankýz Kuzguncuk ve Kanlýca,
Karþýda asil Bebek, aristokrat Tarabya...
Þehrin, bir devre isim veren sembolü var ya;
Lâleler cennetidir, Emirgân’ýn korusu,
Karþýda Beylerbeyi, Kandilli ve Küçüksu...
El oyasý yalýlar, renk renk iki yanýnda,
Boðaziçi, mavi bir kolyedir gerdanýnda,
.........................Ortasýndan geçen bu dünya güzeli nehri
.........................Ebedî yar belleyip, sarmýþ Ýstanbul þehri.
Rüzgâr bile mavidir, mavi denizden esen,
Mavi atlas üstünde; martýlar beyaz desen.
Danteli Dolmabahçe, ortasýnda incisi,
Marmara’nýn efsâne süsüdür Kýzkulesi.
Dün ve bugün iki renk, bir tuvalde karýþmýþ...
Mehtabýn aþký olan koy; Moda ve Kalamýþ.
Marmara’ya serpilmiþ mücevherler, Adalar
Mehtaplý gecelerde uzaktan hoþ sedâlar...
Ya bir kanun taksimi, ya bir keman sesidir,
Marmara, Karadeniz, iki sevgilisidir,
.........................Kolunda iki dilber, takmýþ da iki bahri,
.........................Ortada, asilzâde çapkýn; Ýstanbul þehri...
Saray, çeþme ve köþkler, her köþe bir þaheser,
Roma, Bizans, Osmanlý, gülümser birer birer.
Her kültürden bir eser yükselir sinesinde
Ceneviz imzasý var Galata Kulesinde
Ayasofya’ya komþu, aydýnlýk Sultanahmet,
Yapana, koruyana, býrakana bin rahmet...
Uygarlýklar iç içe, koynunda harman olmuþ,
Nice büyük saltanat, sinesinde can bulmuþ.
Topkapý, altýndan bir madalyondur boynunda,
Tarih onun koynunda, o tarihin koynunda.
.........................Zaman ona esirdir, kucaklamýþ tüm dehri
.........................Kaç uygarlýktan kalmýþ miras, Ýstanbul þehri...
Kubbeler, minareler, avluda güvercinler
Ve binlerce camiden, binlerce müezzinler
Bir ilâhi rüzgârla titrer bütün yürekler
Rükûdadýr aðaçlar, secdededir çiçekler...
Ýstanbul, zengin, fakir, insan kalabalýðý,
Kimi zevk, kimi de rýzk için avlar balýðý.
Kiminde sandýk sandýk mücevherler, boncuklar
Ve köprü altlarýnda aç ve çýplak çocuklar...
Taþý, topraðý altýn demiþler Ýstanbul’a,
Oysa, kuru ekmeði kim araya, kim bula...?
Bazen, yaþamak için, o çaresiz adýmlar,
Namus pazarlýðýnda, günahkâr kaldýrýmlar...
Hepsi bu þehirdeki mozaiðin bir rengi,
Iþýðý umut sanan pervânelerin cengi...
Yine de tüm garipler burda rýzkýný bulur,
Her gecenin sonunda, güneþ...Ve sabah olur...
Bir yatýr himmetine sýðýnmýþ her bucaðý,
O, vefalý sevgili, sýcak ana kucaðý.
.........................Yüzünde müþfik bakýþ, eksilmez gülen mihri
.........................Gariplere rýzk dolu sofra; Ýstanbul þehri...
Kayboldukça o eski Ýstanbul efendisi
Ne ýzdýraplar çekti, Ýstanbul’un kendisi;
Yok oldu o zerâfet, unutuldu nezâket,
Göç bu þehrin baþýna çullanmýþ bir felâket...
Üç kuruþluk rant için pis kibritler çakýlmýþ,
O târîhi konaklar, köþkler bir bir yakýlmýþ...
Yýðýn yýðýn binalar, konu komþu ’el’ olmuþ,
Her yer betonlaþýnca, yaðmur yaðmýþ, sel olmuþ,
Kaçak binalar dolmuþ dere yataklarýnda,
Mal, mülk ve canlar gitmiþ çamur bataklarýnda.
Bina bina üstüne, yeþil de yok edilmiþ,
Marmara, bâkire bir kýz gibi kirletilmiþ.
Güzellikler yok olmuþ, ne bað kalmýþ ne bostan,
Varoþlar tâc edilmiþ, Ýstanbul’um tornistan...
.........................Hâlâ canlý ve güzel, hazmetmiþ bunca zehri,
.........................Evliyâlar koruyor seni Ýstanbul þehri...
Bunca cefâya raðmen büyülüyor herkesi.
O, kültür hazinesi, Dünya Kültür Merkezi.
Kimin eli deðdiyse, Fatih’ten - Menderes’e
Kimin hayrý olduysa, rahmet olsun herkese.
Nice ihânet görmüþ, ama o hâlâ cennet,
Onu bize bahþeden Allah’ýma bin minnet...
.........................Yaratan’dan armaðan, onun efsûnu, sihri,
.........................Sen ey batmayan güneþ, sen ey Ýstanbul þehri...
Ünal Beþkese
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::..
Bahr.......Deniz
Dehr.......Zaman üstü zaman,sonsuzluk
Mihr.......Güneþ, anne sevgisi cinsi sevgi
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.