Gündüz güneþ, gece mehtap, onda inmiþ yeryüzüne, Öyle fettan bir güzel ki, ruhu þeytan, yüzü melek... Baharýn tüm meyvalarý, dizilmiþler gül yüzüne; Dudaklarý olgun kiraz, gamzeleri pembe çilek...
Zülfü düþmüþ üzerine, elâ gözler hâre hâre, Gönül çelen bir tatlý dil, bin bir derde bin bir çâre. Bir de sevgi dolu yürek, kim can vermez, böyle yâre Ýþte böyle bir âhuyu nasip etti bana felek.
Naz yakýþýr nâzenine, ama yüzü hep gülerek, Geliþi var, ince belden kývrýlarak, bükülerek... Güzelliði her yanýndan, iþve iþve dökülerek Bülbül olur kollarýmda, þakýr civelek civelek...
Bir de narin teni var ki, gül yapraðýndan dokusu, Hanýmeli, yaseminden, mor menekþeden kokusu. Endâmý hoþ, hitâbý hoþ, sevdâsý hoþ, bir içim su; Vakur ama, maðrur deðil, aþktan yana gönlü selek...
Kývýrarak dudaðýný, davet eder o iþvebaz, Sarhoþ eden busesinde, öyle bir tat, öyle bir haz... Bir rast gelip sorsa bana, lâmbadan çýkan sihirbaz Üç bûsesini isterdim, son üç arzu, son üç dilek...