Gökyüzünden Yeryüzüne TİRAT (Bir 18 Mart Gününde) ünal beşkese
Gökyüzünden Yeryüzüne TİRAT (Bir 18 Mart Gününde)
Biz Erzurumun, Atlýkonak köyünden üç arkadaþýz, üç kardeþiz. Ben, Salih oðlu Mehmet onbaþý, Sað yanýmdaki Hatice Ninenin torunu Cemil; Kara kaþlý, kara gözlü, kara yiðidim Cemil. Köy kýzlarýnýn bir tanecik Cemosu Ve sol yanýmdaki de Hýzýrgillerin koç Yusuf, Boynunda pehlivan muskasý Koynunda sakladýðý uður, Lohusa yataðýna emanet ettiði hatununun al yazmasý. Pala býyýklý yiðit, koca pehlivan Civan mý civan...
Erzurum nere, Çanakkale nere? ... Buldukça bir yaylýya oturduk, Bulmadýðýmýzda, yürüdük ha bire, Arada kara trene de bindik, Katýldýk orduya, Devlet-i Osmâninin âsakirinden olduk, Kaynaþtýk üç günde, ne civanmert arkadaþlar bulduk. Birer süngü verdiler elimize, Çavuþlarýmýz vardý nice gazâlar görmüþ. Süngüyle savaþmayý öðrettiler bize. O süngüler, öylesine mutlu etti ki bizi, Ana yadigârý çaputlarýmýzla Ve de sevgimizle parlattýk süngülerimizi. Çeyrek tayýnla da olsa, Kutsal bellemiþtik ezelden, Sevdik askerliðimizi...
Sonra, sýramýz geldi çabucak, Düþman çýkmýþ karaya geliyor dediler. Helalleþtik, çektik besmelemizi, vardýk cepheye Vardýk ki ne varýþ, Yer ateþ, gök duman Aman Allahým, aman... Düþman geliyor üstümüze top tüfek, mermi, Köpek sürüsü gibi kâfir, Bire on, belki otuz, belki elli. Siperde dursak geçecek üzerimizden Girecek vatanýmýn içlerine, besbelli. Süngü taak! dedi Osman Çavuþum, Ýþte o an, peygamberimi yanýbaþýmda bulmuþum, Kim tutar ki bizi artýk, Fýrladýk siperden, yallah! Ýnledi sema; Allah, Allah!
Bereket koftu kâfirin yüreði, deþmesi kolaydý, Görmeyen bilemez, bu ne muhteþem olaydý. Ben tam sekizini hakladým evelAllah, Dört de mermi almýþým bu arada, Hamd olsun, nasip etti Yüce Rabbim, bana þehadeti, Þükürle ve huzurla zikrettim Kelime-i þahadeti.
Ben, Salih oðlu Memet onbaþý, Sað yanýmda yakýþýklý Cemo, solumda Koç Yusuf, Þehit çýktýk bu savaþtan, Þehit düþülmez, çýkýlýr þehitliðe, Zira þehitlik yüce bir mertebedir. Biz bu savaþtaki Ýki yüz elli bin þehidimizden birileriyiz, Aslýnda birbirimize benzer hikâyemiz.
Yusufun, üç aylýkken yetim kaldý oðlu, Beþik, meþik bilemedi hiç, Yaylada, Karabaþa emanet, Aðaç gölgelerinde uyurdu. Okutamadý anacýðý onu, Marabalýk yaparak, ancak karnýný doyurdu. Cemonun yavuklusunu ise, Cemodan sonra bir hâl aldý, Hep öyle dertli, hep mahzun kaldý. Beni de.....boþ ver, Hep birbirimize benzer demiþtik, hikâyelerimiz, Çoktan helal ettik canýmýzý anamýzýn ak sütü gibi, Þikayetçi filan deðiliz Fakat, buraya Hikâyemizi anlatmaya gelmedik biz.
Yýllar yýlý, bulutlarýn üstünden Atalardan miras diye, aziz bildiðimiz Vatanýmýzý izleriz. Ve parlak nutuklar atamasak da Onu herkesten fazla severiz Zira, biz buradayýz ama Vatanýn topraðý, taþý olmuþ, Kanýmýz, etimiz, kemiðimiz.
Önceleri, hep gururla izlerdik memleketimizi Fakat son 50-60 yýl Hem þaþýrttý, hem de çok üzdü bizi. Þimdi dinleyin söyleyeceklerimizi;
Bir darbe meraký almýþ paþalarýmýzý, Baþbakaný asmýþlar, ama Yað, bal ile besliyoruz Ýmralýda can düþmanýmýzý, Þaþýrdýk...
Bize askerliði, vatan borcu diye belletmiþlerdi; Ordu evlerinde, subay hanýmlarýna hýzmet ederek Vatan borcu ödenir mi Ve buna askerlik denir mi? Buna da þaþýrdýk...
Baþýna çuval geçirdiler askerimizin, Biz burada çok utandýk, ufaldýk, büzüldük, Fakat birileri, patron bellemiþ birilerini, Dokunmamýþ olmalý onurlarýna,ses etmediler, Buna da, çok üzüldük...
Zaten, bu 50 - 60 yýldýr gelip gidenler Biri hariç Sadece nutuk atarken aslan kesildiler. Aslýnda, Bir tilki kadar bile kurnaz deðildiler, Tarla faresi gibi yem gözlediler.
Biz, en çok o tahta sýralý Meclisimizi sevmiþtik, Sarýklýsý, sakallýsý vardý Gazinin etrafýnda, Ceketleri bile yamalýydý ama içindekiler, Oraya, el etek öperek gelmemiþtiler, Hepsi, bu milletin gerçek vekilleriydiler. Sonralarý, ceylan derisi koltuklarda oturanlar, Rehavet içinde bazen uyuklayanlar Ve hadi dendiðinde uyanýp parmak kaldýranlar Bir kanun çýkarmýþlar; Duyunca, hem þaþýrdýk, hem üzüldük Sanki yeniden öldük; Yabancýlara toprak satacakmýþýz... Hey gidi Osmanlý, hey gidi Mustafa Kemal Duyun, Ne günlere kalmýþýz...
Aðalar, efendiler, Yapmayýnýz, etmeyiniz, Üç kuruþa satýn diye mi O topraklar için canýmýzý verdik biz? Belki satacaðýnýz toprakta yatmakta Sizin de atanýz, dedeniz...
Ben, Salih oðlu Mehmet onbaþý, Bir yanýmda Hatice ninenin torunu Cemil, Bir yanýmda Koç Yusuf, Canýmýzý, kanýmýzý Bu mübarek vatana bin kez helal etmiþiz, Ama, bir tek toprak tanesi kadar hakkýmýz varsa Bilin ki, size helâl etmeyiz...
Ünal Beþkese
NOT: Bu þiir, ’Yabancýlara Toprak Satýþý Yasasý’ üzerine yazýlmýþtý...
Sosyal Medyada Paylaşın:
ünal beşkese Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.