Birer birer yitirilen deðerlerin, her geçen gün biraz daha çölleþtirdiði yüreklere, artýk hangi tohum ekilebilir ki? Doðruluk, iyilik, sevgi, bir þeye ya da birine inanmak! Bunlar olmadan, Sýratý kim geçebilir ki?
Bu yozlaþarak yok olma hâli, tedavisi imkânsýz viral bir hastalýk misali, çürütüyor bedenleri. Ve ölüm, kaçýnýlmaz son…
Ýlkin tene sýçrayan enfeksiyon, hýzla damarlara yayýlarak, önce vicdanlarý karartýyor, sonra gözleri… Kaybedilmiþ inayetin gözü pekliði ile babalarýn kucaklarýný, minyatür tabutlar dolduruyor, dikensi…
Günahsýz meleklerin kanatlarý kopmuþ… Arzdan ayyuka yankýlanan bebek çýðlýklarýna, kulaklar saðýr… Adýna seks denilen bir nefeslik þevk bataklýðýnda ruhlar kayboluyor…
Bu, toplu yozlaþma hali, insani bütün günahlarýn, þeytana yansýtýlma ayininden baþka bir þey deðildir. Tanrý’yla dalga geçilircesine…
Çok yerde bilerek susmak erdem ise ‘’Her dem görerek susmak, ihanettir ‘’ der, her zerrem... Dilsizleþmek ile densizleþmek, ayrý gayrý hâllerdir, bilirim…
O yüzden, karýþtýrmayýn sakýn! Din-siz-leþ-mi-yor,
tin-siz-le-þi-yo-ruz aslýnda…
Antakya, 15 Temmuz 2018
Ali Asafoðullarý
.
.
.