Tadýmlýk esen rüzgârý, Sevgilileri avutan denizi ayýran Pencereye yaslýyordum omzumu. Uzun uzun dokununca yüzüne Sokaða kaçýyordu gözlerim. Yol gözleyen anne merakýyla Peþime düþüyordu gülüþün.
Saçlarýmý ellerimle tokalýyordum Ýyice bunalan ensemde. Terde yüzen birinin Þansý olur mu sence?
Þu rüzgâr, daha insaflý olamaz mý ki? Hayýr vereceðim sýrtýmý sokaða -ki onun da hakký serinlik- -ama ne serinlik bir görsen (!)- Yüzüne düþecek yüzüm.
Aman, Bu ter ýslah olmaz, deyip O ihtimali baþtan elesem Yemin ederim Olduðum yerde gölleþeceðim.
Yapýþ yapýþ dolanmýþken Ýzmir’e Kalkýp bir de þiir okudum ya, Malum mýsradan vurguyu alarak... -E o kadar da deðil artýk-
Kýyýya gittiðimde Çoktan anlaþmýþtý denizle rüzgâr. Gün doðana dek Kendini affettirme telaþýndaydý yaz.
Rüzgâra söylenmiþtim, Saçlarýma söylenmiþtim, Coþtukça coþan Kaynaðýna söylenmiþtim terimin. Ve yeterince mahçuptum Sesi çýkmayan sandalyeme karþý.
Olan olmuþtu evet. Ve sen Kalkýp Yanýma bile gelmemiþtin.