bacaklarým iki ayyaþ arkadaþtý
mayýnlý yollarda gezerdi serseri ayaklarým
sahte kalpleri boþ teneke gibi tekmeler
ardýndan tangýrtýsýný dinlerdim.
has kýzlar hamamýnýn külhanýydým,
raconu yüreðimle keserdim aþk meydanýnda;
gün yüzü görmemiþ küfürler çýkarken
þarap mahzeni aðzýmdan
kör býçaktý sözümün her hecesi,
hançer gibi tükürdüm namussuzun yüzüne,
çok daðýttým burjuva bülbülünün altýn kafesini;
ama hiç bakmadým
kalbinde yiðidini taþýyan gönül sözlüsüne.
þimdi sevdiðime sürdüm sevdanýn sürmesini
sýrnaþmam baþka gözlerin bebeðine,
dil dibeðine aktý yüreðim
ayrý lisan bilmem
gayrý dildaþ deðilim kimseyle;
yüreðim mavi menekþe
aklým deniz meltemi,
kendi elimle söktüm yaban güllerini
uslandý haþarý gönlüm,
etrafým sularla örülü
ay ýþýðýndan yapýlý kapým.
anemon çiçeðine tapanlar
gelip görmeli gölümdeki nilüferimi.
gelip görmeli þu içimdeki mehtaplý geceyi,
sevgiden yaptýðým kelepçeyi taþýrken bileklerimde
nasýl da gurur duyduðumu
ve suyun yüzünü öperek nasýl doyduðumu herkes bilmeli;
ama dokunmayýn
bulandýrmayýn berrak uykumu!
bu yürek emeðidir,
Ferhat’ýn son isteði
Þirin’in tek dileðidir.
ister ölü ozanlarýn aþklarýndan çalýn
isterseniz Homeros’un destan daðarcýðýný daðýtýn,
bozmayýn benim kurduðum düþü:
sevdanýn özü
Tanrý’nýn gülüþüdür sevmek.
yoksa takarým dilime eski bir kelimeyi
lime lime ederim bütün geceyi.